u

Uzun Öykü

Her âşık gibi beğenilmek istiyor, bunun imkânsızlığı düşüncesiyle acı üzüntüler geçiriyordu.
Sayfa 96 - Can Sanat Yayınları, 28. Baskı, Çev. Behçet NecatigilKitabı okudu
Evet, yalnızca sen, beni asla tanımamış olan ve hep sevdiğim sen.
Sayfa 3 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir suçlu gibi, ihtiraslı bir kimse de günlük hayatın güvenlik altındaki düzen ve refahından hoşlanmaz, bu yüzden burjuva düzenindeki her gevşeyiş, dünyadaki her bozuluş ve çöküş sevindirir onu, bunlardan yararlanabileceğini hayal meyal ümit edebilir çünkü.
Sayfa 77 - Can Sanat Yayınları, 28. Baskı, Çev. Behçet NecatigilKitabı okudu
"Yeter yattığın," dedi, "kalk kendine yeni bir hayat kur."
İçi dışı bir olmayan insanlarla yaşamak dünyanın en zor şeyidir. Bunun dışında her şeye katlanabilirim ama buna, Asla!
Sayfa 53 - Bordo Siyah Yayınları, Rus, Hikâye, İrade, GünahKitabı okudu
Birbirleriyle sadece göz aşinası olan, her gün, hatta her saat karşılaştıkları, birbirlerini inceledikleri halde, âdetlerin hükmüne ya da kendi kuruntularına tabi olarak ne selam ne konuşma, görünüşte kayıtsız bir yabancılığı devam ettirmek zorunda kalan insanlar arasındaki ilişkiden daha garip, daha nazik bir şey olur mu? Aralarında bir huzursuzluk, hastalık derecesinde bir merak, tanışmak ve fikir alışverişi ihtiyacının tatmin edilmemiş, yapay bir şekilde bastırılmış olmasından doğan bir isteri, özellikle bir tür gergin bir dikkat havası eser. Çünkü insan insanı, hakkında bir yargıda bulunamadığı sürece sever, yüceltir; özlem, eksik tanımanın bir sonucudur.
Sayfa 72 - Can Sanat Yayınları, 28. Baskı, Çev. Behçet NecatigilKitabı okudu
Reklam
Aschenbach öz eleştiriden usanmıştı artık; beğenileri, yaşının getirdiği ruh hali, onuru, olgunluğu ve geç eriştiği yalınlık, davranışlarının nedenlerini çözümlemekten ve bunları bir sonuca bağlamaktan onu alıkoyanın vicdanı mı yoksa ihmalkârlık ve güçsüzlüğü mü olduğunu saptamaktan usanmıştı.
Sayfa 69 - Can Sanat Yayınları, 28. Baskı, Çev. Behçet NecatigilKitabı okudu
Derin birtakım nedenlerden dolayı denizi seviyordu: Bu sevgi çok çalışmış, dünyanın soluk aldırmayan çeşitliliği karşısında basitin, genişin koynuna sığınmayı özlemiş sanatçının sessizlik gereksinmesinden doğuyor, parçalanmamışa, ölçüsüze, ebediye, hiçliğe karşı duyduğu o yasak, görevlerine tamamen aykırı, işte asıl bunun için ayartıcı eğilimden ileri geliyordu. Kusursuz uğruna didinen, mükemmelde dinlenmeye can atar; hiçlikse mükemmelin bir biçimi değil midir?
Sayfa 48 - Can Sanat Yayınları, 28. Baskı, Çev. Behçet NecatigilKitabı okudu
Nükteli iltifatlar, gönül çelen şakalar arasında Sokrates, Phaidros’a özlem ve erdem üzerine ders veriyordu. Ona, gözü ebedi güzelliğin bir simgesine iliştiğinde hassas insanın duyduğu sıcak irkilişten, suretini gördüğü zaman güzelliği tasavvur edemeyen, önünde gereken saygıyı gösteremeyenlerin, kötü kişilerin tutkularından, karşısına tanrı benzeri bir çehre, mükemmel bir vücut çıktığında mert bir insanı saran kutsal korkudan bahsediyor, o insanın bu manzara karşısında nasıl heyecanlanacağını, kendinden geçeceğini, bakmaya bile cesaret edemeyeceğini, güzelliğin sahibine hayranlık duyacağını, hatta insanlara bir deliymiş gibi görünmekten korkmasa, bir puta kurban keser gibi ona tapınacağını anlatıyordu. Çünkü güzellik, sevgili Phaidrosçuğum yalnızca güzellik, hem sevilmeye değer hem de göze görünür bir şeydir; güzellik, bunu iyice belle, tinsel olanın duyularla kavrayıp duyularla katlanabileceğimiz tek biçimidir. Yoksa öteki tanrısal kavramlar da, akıl, erdem, hakikat de bize duyularımızla görünseydi, halimiz nice olurdu? Vaktiyle Zeus karşısında Semele gibi aşktan eriyip bitmez, yanıp kül olmaz mıydık? Şu halde güzellik, duyan bir insanı tine götüren yoldur; sadece yol, sadece bir araç, Phaidrosçuğum... Daha sonra kurnaz gönül avcısı, incenin incesi bir fikir: sevenin sevilenden daha tanrısal olduğu, çünkü tanrının sevilende değil, sevende bulunduğu fikrini söyledi – içinden özlemin bütün muzipliği, en gizli hazzı taşan bu düşünce, dünyanın en sevdalı, en alaycı düşüncesiydi belki de.
Sayfa 66 - Can Sanat Yayınları, 28. Baskı, Çev. Behçet NecatigilKitabı okudu
Biçimin en pürüzsüz bir şekilde kendini açığa vurduğu bu yüzde, öyle özgün ve kişisel bir çekicilik vardı ki, bunu seyreden Aschenbach ne doğada ne de güzel sanatlarda buna benzer bir başarıya rastladığına hiç ihtimal vermiyordu.
Sayfa 42 - Can Sanat Yayınları, 28. Baskı, Çev. Behçet NecatigilKitabı okudu
127 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.