Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlk öykü denemem :) Yorumlarınız değerlidir benim için
TURUNCU Soğuk bir kış gecesiydi. Doğa; yeni yılı beklemiş gibi biriktirdiği en sert ve soğuk rüzgarını üzerimize fırlatıyor, dişlerimizin gıcırdamasına yetecek kadar donuk bir hava dağıtıyordu. Rüzgarın uğuldayışı boşlukta süzülüp aceleyle yüzümü yalayarak geçiyor ve sırasını sonraki hava akımına bırakıyordu. Oldum olası bu sert ve kuru havadan
4.48 Psikoz Tam metin
(Çok uzun bir sessizlik) Ama senin dostların var. (Uzun bir sessizlik) Çok dostun var. Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Reklam
İstanbul'un eski mezarlıklarında dolaşmayalı uzun bir süre oldu. Bir sabah fırından sıcak simit almak için oğlumla birlikte bisiklete atlayıp biraz turladıktan sonra Karacaahmet mezarlığının içlerine doğru dalmıştık birkaç ay önce. Köpekler kovalayınca bisikletle mezarlık gezme fikrinden biraz vazgeçmiş olsam da, yaklaşan baharın güzel havalarında bu manevi zevke karşı koyabileceğimi düşünmüyorum. Mezarlık demişken, mezar taşlarında en sık karşılaştığım kelime hangisidir diye düşündüm bir an. Çok kolay... tabii ki "el-Fatiha"... Ölülerin diliyle hep bir Fatiha talebi vardı dirilerden. Aslında diriler, ölüler için yine dirilerden Fatiha istiyorlardı. Namaz kılmak gibi bir eyleme dönüşüyor mezarlıkta gezinmek. Her taşta Fatiha görmek, her dönüşte Fatiha okumak, ölümü düşünmek, hayatı fark etmek, hayat ile ölüm arasında tüyleri ürpermek... Ölümü sıkça hatırlamak, ölülerle beraber kişinin kendi ruhuna Fatiha okuması demek... *** "İyyake na'budu ve iyyake nesta'in"... Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bir sonraki ayet "ihdinas-sırata'l müstakim"... Hemen ardından... Yardım dileriz dedikten sonra hidayet talep ediliyor... Demek ki ilk talep hidayet olmalı... Bakara Suresi'nin hemen başında ise muttakiler için hidayet kaynağı olarak geçecek Kitap... Halbuki biz muttaki olmayı hidayete ermişlik olarak var sayıyorduk! Çılgınca bir soru: ne kadar muttakiyiz ve ne kadar hidayete erdirilmişiz? İlk taşı hiç günah işlemeyen atsın hadi!!
Bu sabah... Bir süre öncesi...
"Sabahın köründe dışarı çıkmışsınız, kimsecikler yok... Yalnızca kediler ve köpekler var... Sokakta bir kedi size doğru bakıyor, öyle şaşkın öyle tuhaf bakıyor... Süzüyor sizi, bu da nedir, ne biçim bir şeydir, güvenli midir, tehlikelidir midir... Uzun uzun bakıyor size... Çok dikkatli, her an harekete geçmeye hazır... Ben de bir an duraksıyorum. O kediler gibi izliyorum onları... Bakışıyoruz uzun bir süre... Anlamaya çalışıyoruz birbirimizi... Sonra içimden bir kahkaha patlıyor, içinde bulunduğumuz duruma... Sonra yine gülüyorum, gülümsüyorum... Uzun sürse ya bu diyorum... Zira fazla hüzün var, fazla acı var... Devamında ise... hayatın güzelliklerini hatırlatan hep böyle şeyler olsa ya diyorum..." (Jack Brighty)
Bir günü nasıl anlata bilir insan?
Konuşarak mı susarak mı? O bir gün dediğimiz şey 24 saat herkese aynı işlemiyorsa herkes nasıl anlar anlatılanları... Teselli diyorlar öyle bir kelime dolanıyor metanetten bahsediyorlar... Hangisi yapıla bilir... Metanet nasıl sergilenir bu acı katşısında teselli nasıl olur... Göz yaşını yaratan Allah acı karşısında dökme demez, ağlamak niye
Saman Sarısı
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı üst
Reklam
Bir Yusuf Hikâyesi
Bir kuyunun başında uzun süredir hiç kalkmadan duran kuyuyu yaşam alanı edinmiş bu adam herkesin dikkatini çekiyordu kimine göre bir meczup kimine göre bir mecnun kimine göre bir veliydi adamla ilgili hurafeler efsaneler dedikodular her çeşit her renkten yorumlar yapılıyordu Adam başı ellerinin arasında zikreder gibi yumuşak hareketlerle öne
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.