Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstanbul'un eski mezarlıklarında dolaşmayalı uzun bir süre oldu. Bir sabah fırından sıcak simit almak için oğlumla birlikte bisiklete atlayıp biraz turladıktan sonra Karacaahmet mezarlığının içlerine doğru dalmıştık birkaç ay önce. Köpekler kovalayınca bisikletle mezarlık gezme fikrinden biraz vazgeçmiş olsam da, yaklaşan baharın güzel havalarında bu manevi zevke karşı koyabileceğimi düşünmüyorum. Mezarlık demişken, mezar taşlarında en sık karşılaştığım kelime hangisidir diye düşündüm bir an. Çok kolay... tabii ki "el-Fatiha"... Ölülerin diliyle hep bir Fatiha talebi vardı dirilerden. Aslında diriler, ölüler için yine dirilerden Fatiha istiyorlardı. Namaz kılmak gibi bir eyleme dönüşüyor mezarlıkta gezinmek. Her taşta Fatiha görmek, her dönüşte Fatiha okumak, ölümü düşünmek, hayatı fark etmek, hayat ile ölüm arasında tüyleri ürpermek... Ölümü sıkça hatırlamak, ölülerle beraber kişinin kendi ruhuna Fatiha okuması demek... *** "İyyake na'budu ve iyyake nesta'in"... Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bir sonraki ayet "ihdinas-sırata'l müstakim"... Hemen ardından... Yardım dileriz dedikten sonra hidayet talep ediliyor... Demek ki ilk talep hidayet olmalı... Bakara Suresi'nin hemen başında ise muttakiler için hidayet kaynağı olarak geçecek Kitap... Halbuki biz muttaki olmayı hidayete ermişlik olarak var sayıyorduk! Çılgınca bir soru: ne kadar muttakiyiz ve ne kadar hidayete erdirilmişiz? İlk taşı hiç günah işlemeyen atsın hadi!!
Bir günü nasıl anlata bilir insan?
Konuşarak mı susarak mı? O bir gün dediğimiz şey 24 saat herkese aynı işlemiyorsa herkes nasıl anlar anlatılanları... Teselli diyorlar öyle bir kelime dolanıyor metanetten bahsediyorlar... Hangisi yapıla bilir... Metanet nasıl sergilenir bu acı katşısında teselli nasıl olur... Göz yaşını yaratan Allah acı karşısında dökme demez, ağlamak niye
Reklam
Dostoyevski, Puşkin, Çehov, Gorki
_Lev Tolstoy_ _Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için, güneşin doğduğunu sanırlar. _İnsanları yalan söylеdiklеrindе dinlеmеyi sеvеrim. Çünkü, olmak istеdiklеri ama olamadıkları insanları anlatırlar. _Hayat bizi dört işlеmlе sınar. Gеrçеklеrlе çarpar, ayrılıklarla bölеr, insanlıktan çıkarır vе sonunda topla kеndini dеr. _Bozuk para, insanın
Bu Şehirdi Bizi Bize Hatırlatan
Buluşurduk da belki, Kapkara bulutlar göğü, Tutulmayan sözler de gönlümüzü kirletmeseydi. Yine aynı bankta, Düşlerimizin hatrına, Oturur dinlerdik bu şehrin derdini. Tramvay durakları, Hatta nöbet tutan köpekler, Anımsatırdı en güzel anılarımızı. Her kaldırım, her bir duvar yazısı, Birbirimize yazdığımız mektuplardı. Hiçbir zaman okunmayan. Her şey yeniden başlasaydı eğer, Sanırım bu şehir olurdu yine, Bu şehirdi bizi bize hatırlatan. -Cevat Kolat
Dadal Ugan Sözleri
Dadal Ugan Sözleri Dadal Ugan Her yol niteliğe çıkar, işe yarayan çürüklük de.
SON, SON DEĞİL, SON DEĞİL BİLE DEĞİL
Mümkünsüz. Mümkün değil. Namümkün. Bizi anlatan bu kelimeyi daha farklı şekillerde de kullanabilirdim biliyorum. Sözlüklerdeki anlamı toplumca çok da bilinmeyen kelimeleri, zamanında senin yokluğunun sancısında geldiğim kültürel yükselme bilinsin diye sürekli kullanmak istedim ama artık buna ihtiyaç duymaktan vazgeçtim. Seni anlatabiliyor olmam
Reklam
Bir Yusuf Hikâyesi
Bir kuyunun başında uzun süredir hiç kalkmadan duran kuyuyu yaşam alanı edinmiş bu adam herkesin dikkatini çekiyordu kimine göre bir meczup kimine göre bir mecnun kimine göre bir veliydi adamla ilgili hurafeler efsaneler dedikodular her çeşit her renkten yorumlar yapılıyordu Adam başı ellerinin arasında zikreder gibi yumuşak hareketlerle öne
Saman Sarısı: Nazım Hikmet Ran
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı üst
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.