Hatice

Üstelik hiçbir zaman kendi kendine; insan çiftlerinin yaşamı zehir eden soruları da sormamıştı: Beni seviyor mu? Benden daha çok sevdiği bir başkası var mı? Benim sevdiğimden daha çok seviyor mu beni? Aşkı ölçmek, sınamak, denemek ve kurtarmak için aşka yönelttiğimiz bütün bu sorular belki de her şeyin yanı sıra aşkı kısaltmaya da yarıyor. Belki de sevemememizin nedeni çok sevmek istememiz, yani karşımızdaki kişiden hiçbir istekte bulunmaksızın, ondan onunla birlikte olmaktan başka bir şey istemesizin kendimizi ona verecek yerde ondan bir şey (aşk) talep etmemizdir.
Sayfa 317Kitabı okudu
Reklam
Hayır, boş inanç değil; Tereza'yı içine düştüğü sıkıntıdan çekip çıkaran ve yeniden yaşama gücü aşılayan güzellik duygusuydu.
Göz kararmasına güçsüzlerin esrimesi de diyebiliriz. Güçsüzlüğün farkına varan kişinin güçsüzlüğüne karşı çıkmak yerine ona boyun eğmeye karar vermesi... Güçsüzlükten sarhoştur, daha güçsüzleşmek ister, kentin en büyük meydanında herkesin gözü önünde yere yuvarlanmak, daha da alçalmak, aşağının aşağısı olmak ister.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aşklarına rağmen, birbirlerinin yaşamını cehenneme çevirmişlerdi. Birbirlerini sevmeleri, suçun onlarda, davranışlarında ya da duygularında tutarsızlığa düşmelerinde olmadığının kanıtıydı sadece; o güçlüydü, kendisi güçsüz. Bir cümlenin ortasında otuz saniye susan Dubček gibiydi Tereza; kekeleyen, soluğu tıkanan, konuşmayan yurdu gibiydi. Ama güçlüler güçsüzleri incitemeyecek kadar güçsüz olunca, güçsüzler çekip gidecek kadar güçlü olmak zorundaydılar.
Kendisi farkına varmasa da, birey en sıkıntılı anlarında bile güzelliğin yasaları uyarınca örer yaşamını.
Reklam
Geri15
81 öğeden 76 ile 81 arasındakiler gösteriliyor.