Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hatice

insanoğlu hoppala ile ilk adımlarını, yürüteçle son adımlarını atar; ikisinin arasında ise hiç durmadan koşar durur.
Reklam
gençken yaşamdan olağanüstü şeyler beklerdim. her sabah ufuğu dikkatle incelerdim. tatarların yolunu gözlerdim. postacıyı heyecanla beklerdim. o bana yaşamımı değiştirecek mektubu getiriyordu. telefonun her çalışında beni monotonluktan çıkaracak bir çağrı düşlüyordum. daha mantıklı oldum. epikür’ün önerdiği gibi olağanın tadını çıkarmayı öğrenmeye başlıyorum. ispanya’da bir şatoya sahip olmaktansa bir köy eviyle yetiniyorum. doğayla, kuşların şarkılarıyla ve çiçeklerin kokusuyla tanışıyorum. güneşin batışını seyrediyorum ve her sabah onun yeniden doğuşu beni şaşırtıyor. ve tatarları çölde bırakıyorum.
sonunda kendimi içimde bulacağım büyük odada her şeyi beyaza boyardım, duvarlarda bir şey olmaz, az mobilya bulunur ve çok tertipli olurdu. eski beyindeki çok gerekli olan şeyleri saklardım. taşınmayı fırsat bilip kötü anıları, sahte dostların adreslerini, kinleri, sabit fikirleri, yapay sevinçleri, öfkeleri, yunan trajedilerini, kötü kehanetleri ve uğursuz kargaları atardım. onların yerine sabır, sükunet, dinginlik, ibadet müziği, müzikal komediler ve şen bir ispinoz koyardım. iyimser bir ispinoz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“belki fazla yaşamayacaksınız ama bir sürprizle karşılaşacaksınız. “ne sürprizi?” “hayat size çok uzun gelecek.”
İnançsızlıktan ve cesaretinden dolayı hiçbir şeyden, hiç kimseden kaçamıyordu- hep ortalıktaydı, en orta yerde…
Reklam
Sara, dedim onu daha sonra, ne kadar güzel olursa olsun bu şiir dünyasında yaşamıyoruz, eylemlerimizi de bu dünyada gerçekleştirecek değiliz. Ne diye biz de bunun özlemini yaratmalı?
Görevden öyle bir söz edişi var ki, her türlü görevden nefret ettirecek beni; dinden öyle bir yararlanışı var ki, her dini şüpheli kılacak; güzel duygularla öyle bir oynayışı var ki, insanı bütün güzel duygulardan tiksindirtecek.
Yaptığımız suçlamaların ağırlığı ve saçmalığı, birbirimizden nefret ettiğimiz için değil, birbirimizi fazlasıyla seviyor olmamızdan kaynaklanıyordu. Birbirimizi bu kadar sevmekten nefret ediyorduk.
beni bu kahrolası zaman hikayelerinizle zehirlemeniz bitmedi mi daha? insanlık değil bu yaptığınız. ne zaman! ne zaman! bir gün, yeter değil mi bu sizin için, bir gün… öbür günler gibi bir gün dilsiz oldu, bir gün ben kör oldum, bir gün hepimiz sağır olacağız, bir gün doğduk, bir gün öleceğiz, aynı gün, aynı an, yeter değil mi bu?
Sevgilim, seni senin için sevmiyorum, benim için de, ne de ikimiz için, seni seviyorum çünkü kanım sana tutulmaya iteliyor beni, seni seviyorum çünkü benim değilsin çünkü öte yakada­sın, başka bir yerden beni çağırıyorsun, atla diyorsun, tut, bul beni, ulaş ama ben atlayamam çünkü sahiplen­me duygusunun derinlerine inersen sen bende değilsin ki, sana ulaşamıyorum, bedenini aşıp geçemiyorum, gü­lüşünün ötesi neresi, bazı saatler var ki beni seviyor ol­man sarsıyor beni, şaşkınım (sevmek fiilini ne de kolay kullanıyorsun, yemeklere, çarşafların üstüne, otobüslere saldığın hava ve tat berbat), bana olan sevgin altüst edi­yor beni çünkü bana köprü olmuyorsun.
Reklam
Sen, şimdi, seçiyorlar çünkü onu seviyorlar da ondan, diyeceksin, ben tam tersine inanıyorum. Beat­ rice'yi, Juliette'i seçmiyorsun. Bir konser çıkışı iliklerine dek seni ıslatan yağmuru sen seçmiyorsun.
Gönül ister ki çocuklar, yakın bir gelecekte, duygularını ciddiye almayı onları anlamayı ve doğru olarak tanımlamayı erken yaşlardan başlayarak öğrenebilsinler
böyle bir olgunun var olması duygularını bastırmaya ve bilinçli dışına iterek yok saymaya mecbur kalan kötüye kullanılmış, ihmale uğramış çocukların yetişkinlikte neden kendilerini savunamadıklarını ve kendilerine gereğince bakmaktan aciz olduklarını anlamamıza yardımcı olur. ayrıca böyle koşullarda büyüyen bazı kimselerin entelektüel faaliyetlerle yüksek performans gösterebilmelerine rağmen neden yıkıcı ve ussallıktan yoksun bir biçimde davrandıklarını açıklamamızı da sağlar.
hastanın ana babasının yıkıcı davranış kalıplarını bilinçli olarak yaşaması kuşkusuz terapinin başarısını artıracaktır. fakat daha önce de belirttiğim gibi, kendimizi bu yerleşmiş davranış kalıplarından tümüyle kurtarabilmemiz için bunları bilişsel bir içgörü ile kavramanın ötesinde olan bir şey ihtiyacımız vardır: duygularımıza bir geçit bulmamız ve onlara ulaşmamız gerekmektedir
telafi edilemeyen kayıpların yasını yaşamaya başladıktan sonra aşağılamanın düzenli olarak ortadan kalktığını görürüz. Bu da sonuçta sadece geçmişin gerçeğini inkar etmenin farklı bir yoludur: Çünkü insan anlaşılamamış olmanın kendi suçundan ötürü olduğunu düşününce daha az acı çeker; ve yeterince çaba gösterirse hala bir şeyler yapabileceğini umarak anlaşma olasılığı yanılsamasını (eğer gerektiği gibi davranır ve kendimi iyi ifade edersem) canlı tutabilir.
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.