Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bunca didinmemize rağmen karnını bir türlü doyuramadığımız bir konforun amelesi olduğumuzun farkındayız
108 syf.
9/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Bu kitapta 34 tane deneme bulunuyor, her biri üç-dört sayfalık kısa denemelerden oluşuyor. Kitap oldukça etkileyici bir anlatıma sahip ve bir mesaj kaygısı taşıyor. Kitap içerisinde, çeşitli kitaplara gönderme yapılmış, bu da kitabın içeriğini zenginleştiriyor. En sevdiğim yanı ise: Yazarın, peş peşe gelen yazılarda benzer kelimeleri kullanmış olması. Genel de deneme kitaplarında konular birbirinden bağımsız olur fakat bu kitapta bütün denemeler birbiriyle ilişkili. Bence, bu kitaba akıcılık katmış. Kısa bir kitap lakin oldukça düşündürücü, her denemede kendinizden bir şeyler bulabilirsiniz. Bu yüzden durarak, düşünerek, notlar alarak yani kitabı sindirerek okumak daha güzel olur. Denemelerin konusu genelde günlük hayatla ilişkili şeylerdir. Hayata, insana, zamana, geçmişe, geleceğe, ölüme, günlük hayatın keşmekeşine değiniyor. Ben işlenen her konuda kendimden izler buldum. Bu kitap sayesinde kendi iç dünyanıza yolculuk yapacaksınız.
Kovulmuşların Evi
Kovulmuşların EviAli Ayçil · Dergah Yayınları · 2018691 okunma
Reklam
Baba, "baba" demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır. Yıllarca babamızdan değil, bir alışkanlıktan bahsederiz.
Sayfa 20 - Timaş Yayınları 3.BaskıKitabı okudu
Otobüs, daha şehrin dışına çıkar çıkmaz hiç vakit kaybetmeden kendi içime çekileceğim. Herkes gibi, benim içimde de hiçbir yere kaydedilmemiş bir günlük var. Yolun her kilometresinde o günlük, garip bir okunma hevesiyle açılıp duracak hafızamızda.
Sayfa 8 - Timaş Yayınları 3.BaskıKitabı okudu
Büyük kent
Eşyaya tapındıkça, canı çekilen ruhumuzun ıstırabını duymamak için, müsekkin niyetine şenlendirdiğimiz karanlık bir ormana benziyor bizim büyük kentimiz. Sükunetini koruyabildiğimiz tek yer mezarlıklar. Artık dinlenmek için oraya gidebiliriz!
Bazen
Yani nasıl söyleyeyim; içi boşalmış tenha bir akşamda, gidilebilecek en iyi yer çocukluğun bahçesidir. Çünkü en tanıdık korkular orada...
Reklam
Bazen
Yeşermiş ekinlerden, yıkılıp kurulan kentlerden ve kopmuş onca takvim yaprağından sonra bile, hâlâ şaşırabilir insan.
Cevapsız!
Ama yine de her akşam şu kapıyı aralarken, içimde bir genç kız, bana ne beklediğimi soruyor. Keşke bir tek bunu çözebilseydim...
Yirmi Bir Numaralı Koltuk
Kapıdan çıkarken, "mutsuz bir ülke burası" dedim kendi kendime; "sabahları nasıl uyanması gerektiğini bilmeyen bir ülke; tırnaklarından başlayarak çökmüş bir ülke..."
Oysa bilmediği bir şey vardı, ancak gittiğinde öğrenebileceği bir şey: Başkalarının topraklarında mutsuzluk da bir yabancıdır.
Reklam
Anlıyoruz ki, bizim helakimiz kendimizden başkası değilmiş...
Ekmekle alın teri arasındaki o kanaatkâr yolun yolcuları değiliz artık.
Ansızın çalan sayısız zil, sabahın üzerine telaşlı bir gömlek giydiriyor. Dinlenmiş bir bedeni değil, bir geç kalma korkusunu uyandırıyoruz nicedir.
"Burç insanı." Bu yeni insan türü daha sabahın ilk saatlerinden başlayarak, çelimsiz ruhunun kapısını kaderinden önce aralamak için, mensup olduğu burcun hurufatına düşüyor.
Bir de, rüya gibi bir hayatı olmayanların pek çoğunun, rüyalardan başka bir hayatlarının olmadığını...
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.