Sokratesin kendisine ait yazılı olan hiçbir eseri bulunmamakla birlikte, bu eserde; öğretmen/öğrenci ilişkisi yaşadığı Platon, Sokrates’in idam cezasına çarptırıldığı süreci anlatıyor.
Kitap dört bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde; Sokrates’e açılan davanın incelendiği süreci okuyoruz. Resmi suçlamanın metni şöyleydi: “ Sokrates, kentin inandığı tanrılara inanmadığı, yeni tanrılar icat ettiği ve gençleri yoldan çıkardığı için suçludur. Ölümle cezalandırılmalıdır.”
İkinci bölümde; Sokrates’in savunma metnini okuyoruz.
Savunmasının son cümleleri:” artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece tanrı bilir.” Şeklindeydi.
Üçüncü bölümde; öğrencisi Kriton ile aralarında geçen diyaloğu okumaktayız. Kriton burada Sokrates’i, cezayı paraya çevirme ve firar etme konusunda ikna etmeye çalışmakta fakat Sokrates bu fikri kesinlikle kabul etmemektedir.
Son bölümde ise; ruh ve beden üzerine geçen diyalogları okuyoruz ve Sokrates’in ölüm anıyla birlikte kitap son buluyor. Sokrates’in son sözleri ise, borçlu olduğu birini dostlarına hatırlatması ve mutlak ödemelerini istemesi oluyor.
Okuduğum ilk felsefe kitabı olarak, felsefeye daha yakından ilgi duymama sebep oldu bu eser. Kesinlikle tüm okurlara tavsiye edebileceğim bir kitap. Sokrates’in karşısındakini ikna etmeye çalışırken, bunu çoğunlukla sorular sorarak yapması ayrıca dikkat çeken bir özellik oldu benim için.
O zaman daha çok soralım. Sorular olmadan cevaba ulaşamayız.