"İnsanlar koyun olunca kurtlar da çoban olmuş başlarına 6 milyarlık sürüyü boy boy, soy soy ayırmışlar. Aralarına sınırlar koymuşlar. Yüksek yüksek, derin derin sınırlar. Sınırlar içinde sınırlar...
Dikenli teller, taş duvarlar, mayınlar..."
Kadını 19. yüzyıla kadar boynuna tasma takarak; 20. yüzyılda ise soyarak satan Batı, hokkabaz mantığıyla kadın haklarında referans kabul edildi. Kadını ana hatlarıyla ve mahrem çizgileriyle kayda geçen, 12 ayette anne olmasına vurgu yapıp insanlığa mevkisinin yüceliğini hatırlatan, muhataplarını ona karşı saygılı olmaya çağıran İslâm yargılandı; kadın tacirleri itibar gördü. Kadını hayvan pazarında satan İngiliz iradesi, "kadın hakkı müdafi" kabul edildi. Müslümana ebeveynine iyi davranmayı emreden, umumi planda ise bütün milletleri anneye karşı saygılı olmaya çağıran, yeryüzünün en mazlum varlığı kadının davasına el koyan İslâm ise sorgulandı.
Kadını mirastan mahrum eden Batı yüceltildi. Eşi ölünce amcasının çocukları tarafından mirası gasp edilen ve kızlarıyla ortada kalan Evs'in hanımının davasına el koyan, "Kadının da mirastan payı var." diyen; dünyaya gelen kız çocuklarının, babalarının yüzlerinin kararmasına değil, müeddeb halleriyle babalarının Cehennem'e girmelerine engel olacaklarını söyleyen İslâm sorgulandı.
Olmak, cesaret ister. İçimizdeki boşluktan aşağıya bakabilme cesareti. Muhakkak ki başımız dönecektir. Sendelersek uçurumdan aşağı gideceğiz. Ama bakmazsak hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz orada ne olduğunu; bizi bekleyen, bizi biz yapan şeyi.