YAŞAMINA DOKUN! Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın: yaş, kilo, boy. Doktorunuz düşünsün onları. Bunun için ücret alıyor sizden. Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsızlar, negatifler sizi aşağı çeker. Öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatları, bahçecilik, ne olursa. Beyniniz atıl kalmasın. Atıl kafa, iblisin tezgahıdır. Küçük şeylerden zevk almaya bakın. Sık sık, uzun uzun, var gücünüzle gülün. Soluksuz kalıncaya kadar gülün. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin. Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi; aile, kedi, köpek, kuş, balık, yadigarlar, müzik, bitkiler, hobiler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır. Tadını çıkartın. Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse üstüne titreyin. Bozuksa düzeltin. Siz kendiniz düzeltemiyorsanız yardım sağlayın. Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, komşu illerde ya da dış ülkelerde dolaşın; ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin. Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin, hissettirin her fırsatta. Unutmayın ki yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.
Arkadaş Zekai Özger
Beyaz Ölüm Kuşları Sonra bir gün anneler de ölür Böcekler ve kertenkeleler ölür Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür Sonra o gün çocuklar da ölür Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
Reklam
"Yirmi altı yaşındaydım. Amerika'ya yeni gitmiştim. Osgood'un araştırma asistanlığını yapıyorum. Aynı odada, John ve Gary adında iki asistan daha var. Bir cumartesi günü ofise gittiğimde, halının üstünde emekleyen bir oğlan çocuğu gördüm. Gary oğlunu getirmişti. Herkes kendi işini yapıyordu, ben de masama oturdum, çalışmaya başladım. Odada
Edip CANSEVER ANISINA.. "Ben gidince hüzünler bırakırım" demiş ölüm yıl dönümünde büyük ustayı saygı ile anıyoruz .. Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de Bir kıyıya bakarken, bakarken ki ağlayan yüzünle Ve yarışırsa ancak Monet'nin Kadınlarına yaraşan giysilerinle Gördüm
Hayat bize neyi, kimleri getirir bilinmez. İnsanı insan kılan da bu bilinmezlik değil midir? Sadık Yasızuçanlar bir başka kitabında bunu şöyle anlatır: "İnsan yağmur tanesi gibiymiş. Kimisi güle düşüyor kimsi çamura." Ne diyelim sevgili okur. Gül de dünyada, çamur da. Var olun. Sadık Yalsızuçanlar - Gerçeği İnciten Papağan Timaş
Albastı (Kırk Basması)– Türk Mitolojisi
“Al, alkarısı, alanası, alkızı, albasması, alarvadı, alacama, albıs, almış” gibi adlarla anılan, hemen hemen bütün Türk dünyasında görülen olağanüstü varlıklardan biridir. Bu yaratık şamanizm de ki Al ruhunun günümüzdeki temsilcisi sayılabilir. Elazığ'da buna Elkarısı” da denmektedir. Keçi, tilki, kedi, köpek, buzağı, örümcek, kuş, gelin, kefenli
Reklam
806 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.