🖋 Yazarın okuduğum ikinci eseri fakat asla son olmayacak. Kitapta 1953 yılında, Avusturya Salzburg – Mozarteum’da Piyano eğitimi görmüş üç arkadaşın yaşam öyküsü anlatılıyor. Bunlar dünyaca ünlü Bach yorumcusu Glenn Gould, diğeri Wertheimer (bitik adam) diğeri ise romanı anlatan kişi.
🖋Glenn ömrünü piyanoya adamış diğer iki arkadaşı ise asla onun kadar iyi
olamayacaklarını bildiklerinden ve hayata bakış açıları ile geçmişte yaşadıkları onları piyanodan uzaklaştırarak farklı yollarla yaşam sürmeye sürüklemiştir. Özellikle Wertheimer’la ilgili anlatılanlar muazzam ve derin bir psikoloji barındırıyor. Ayrıca kıskançlığın bir insanı nasıl bitirdiğine şahit oluyoruz.
🖋”Bitik Adam” kitabı 120 sayfa ve üç paragraftan oluşuyor. Başta iki küçük paragraftan sonra ara vermeden devam edilmiş. Başta ağır bir metin gibi okunsa da kitabın içine girdiğinizde çok akıcı bulacağınızı söyleyebilirim. Biraz ruhsal açıdan kasvetli olduğunu söyleyebilirim. Kendi iç dünyamızdan ve yaşantımızdan da bir şeyler bulabileceğimiz bir eser. Yazarla tanışmamış olanlara tavsiyemdir. Kitaplarla ve sevgiyle kalınız
Bitik AdamThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 20201,457 okunma
Edebiyata doymadıysanız buyrun okuyun. Hayır psikoloji değil gerçek bir edebiyattan ibaret bu eser. Samipaşazade Sezai önsözünde çok güzel anlatmış eserin özünü. "En ayrıntılı, en mükemmel kitaplarda bazı küçük şeyler eksiktir ki, o küçük şeylerin edebiyat açısından önemi pek büyüktür." Eserdeki hikâyeler çok sıradan, anlık olaylardan ibaret. Edebiyat ise bu sıradanlığın muazzam anlatılışında gizli.
Halit Ziya Uşaklıgil "Küçük Şeyler beni çıldırttı. Sanat heyecanlarımın içinde bu kitaptan duyduğum zevke, sevince yetişebilecek bir duygu bilmiyorum." demiş ki bundan da kendinden sonra gelen yazarları ne derece de etkilediğini anlayabiliriz.
Küçük ŞeylerSamipaşazade Sezai · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201813,2bin okunma
" Ama insanoğlu yenilgi için yaratılmamıştır, dedi. İnsan yok edilebilir ama yenilemez."
Muazzam bir uzun öykü. Bir zamanların başarılı balıkçısı olan yaşlı adamın uzun bir aradan sonra çıktığı seferde yaşadığı iç hesaplaşma, mücadele ve cesaretinin anlatıldığı hikâyede kendimi uçsuz bucaksız okyanusta onunla birlikte hissettim o mücadeleyi onunla bende verdim.
Beş gün boyunca peşinde olduğu dev kılıç balığıyla hayatta kalmaya çalışırken en küçük bir ümitsizliğe yer yoktu dünyasında. Yenilgiye karşı cesaret, kayba karşı şahsi başarı temasını sürekli kendine hatırlatan yaşlı Santiago, bir çok noktada kendimi sorgulamamı sağladı.
İnsan kendi kendinin en büyük motivasyonu bence. Yaşam mücadelesi verdiğimiz bu okyanusta evet, başımıza her an iyi şeyler gelmiyor. Ama olaylara nerden bakacağımız kesinlikle bizim elimizde. Neden oldu ? Niye ben ? Mahvoldum, bittim...diyerek karalar bağlamak mı ? Ya da küçücük bile olsa kendi payımıza güzel bir çıkarımda bulunup yeni umutlara yelken açmak mı ?
" Ümit etmemek aptalca,diye düşündü. "