Kitap, 8 küçük hikayenin bir araya gelmesiyle 68 sayfalık bir eserden
oluşuyor. Küçük hikaye deyip geçmemek lazım, zira etkileri okuyucu üzerinde derin izler
bırakıyor. Önemli bir eser, çünkü Türk edebiyatımızda ilk kısa hikayeler olma özelliğini taşıyor.
Yazar, Tanzimat Dönemi edebiyatının da etkisiyle "sanat, sanat içindir." anlayışını
benimsemiş durumda. Ama gelin görün ki sanatı sanat için yaparken de okuyucusunu kazanmayı
bilmiş usta kalem.
Kitap, toplam 127 sayfa, ama yarısı orjinal metin diğer yarısı ise sadeleştirilmiş metin. Yani
68 sayfalık bir eserden bahsediyoruz. Buna rağmen hikayeler gayet orantılı uzunlukta. Ne azı ne
de fazlası kabul edilebilirdi. Eleştirebileceğim bir noktası, hikayelerin içinde hep karamsarlığın,
aşk acısının ya da hayal kırıklığının işlenmiş olması. Edebiyatta ilklerin arasına girmiş bir eserden
ben biraz da aydınlık tarafları görmeyi umut ederdim açıkçası.
Üslup olarak da muazzam bir yapıt ortaya koymuş yazar. Edebiyatçı olduğunu iliklerimize
kadar hissettirmiş desek yeridir.
Sonuç olarak, küçük şeylerden bile büyük dersler çıkarabileceğimizi bize aktarma
çabasında olan bu eser işini gayet iyi yapmış.