"KADINIM"
KADINIM.. Seni yazmak istedimde dolu verdi gozlerim. Hani nikahımızın bir kaç gün öncesiydi, her şey hazırlanmış heyecan sarmıştı bizi. Babam “sor bakalım mehir ne istiyor” demiş sana gelmiş ve cumaya dahi gitmeye üşenen bana hem dünyama hemde ahiretime yetecek şu cümleyi söylemiştin, ” Nur suresini ezberle bu bana yeter.” Allah senden razı olsun,
Attila Ilhan - Istanbul Ağrısı
Kanatları parça parça bu ağustos geceleri Yıldızlar kaynarken Şangır sungur ayaklarımın dibine dökülen Sen Eğer yine İstanbul'san Yine kan kopuklu cehennem sarmaşıkları büyüteceğim Pancak pancak şiirler tüküreceğim Demek yine ben Limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor Kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
Reklam
Yeryüzünün Lanetlileri Kitabına J.P.Sartre Yazdığı Önsöz
1961 TARİHLİ BASKIYA ÖNSÖZ Jean Paul Sartre Kısa bir süre öncesine dek yeryüzünün nüfusu iki milyardı: beş yüz milyon insan ve bir buçuk milyar “yerli”. Birinciler “Söz”e sahipti, ötekilerse bu sözü ödünç almışlardı. Bu ikisi arasında aracı olarak hizmet veren satılmış kralcıklar, derebeyler ve tepeden tırnağa sahte bir burjuvazi vardı.
Sevgi Kirlenmesi - Nuri Can
Günümüzde sevgi ve aşk kelimesi pek çok kişinin diline dolayıp ağzından düşürmediği bir moda sözcüğü olmuş. TV ya da magazin basında sevgi ve aşk kelimesini yalnızca diline dolayıp, gerçek anlamda sevgiyi içinde hissetmiyenlerin sürekli sevgiden, aşktan sözetmeleri, değeri ölçülmez, pahası biçilmez bu manevi duyguyu kirletmekten, yok etmekten
Sonra, biraz daha okudum; bütün mezheplerin, dinlerin öteki dünya ile yetinmediğini, yalnız allaha varmak düşüncesiyle tatmin olmadıklarını sezer gibi oldum. Başkalarına üstün olduklarını hissetmek, onlardan farklı yerlere vardıklarını elle tutulur bir biçimde görebilmek için kurbanlar seçtiklerini gördüm. En zavallı insanlardan kurbanlar buluyorlardı; ne dünyanın ne de ahretin farkında olmayan ve bir ekmek parası için ezilmişliklerini satan insanlardan yararlanıyorlardı, onları kötü ruhlar sayarak cezalandırıyorlardı. Neden kurban edildiklerini bilmeyenleri, kötülüğün yeryüzündeki temsilcileri olarak görüyorlardı. Irmak kıyılarında, karanlık mağaraların serinliğinde parçalıyorlardı onları. Sakatlar, deliler ve ne yaptığını bilmeyenler, fakir ailelerine birkaç kuruş sağlamak için, kötülük sembolü olarak yerlerde sürükleniyordu. İyiliğin hissedilmesi için bilerek ya da bilmeyerek kötülük ediliyordu.
Sayfa 85 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
142 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Sait Faik'i her okuduğumda onun da tıpkı Oğuz Atay gibi popüler edebiyatın kurbanı olma ihtimali nedeniyle endişeleniyorum. "Birtakım İnsanlar" kitabı ilk olarak "Medar-ı Maişet Motoru" ismiyle yayımlanmış fakat tehlikeli bulununca 1944 yılında kitap toplatılıp, Sait Faik yargılanmış. 1952 yılında sansüre uğrayıp Birtakım insanlar adıyla yeniden basılmış. Kitabın içeriğinde de bahsi geçen Medar-ı maişet motorunun da adı Ceylani Bahri olarak değiştirilmiş. Peki nedir bu Medar-ı Maişet Motoru ve niçin sansüre uğramış? Medarı maişet geçim vasıtası demektir, zannımca Sait Faik Kapitalizmin ahlaksal yanlışlığını okuyucuya sezdirebildiği için sansüre uğramış olabilir. Kendiside sitem ve üzüntüsünü şu sözlerle ifade etmiştir: "Medarı Maişet Motoru isimli bir hikaye kitabı çıkarmıştım. Hayatı toz pembe görmüyorum diye mahkemeye verildim üç beş kuruş kazanalım derken iki bin lira mahkeme parası ödedim, üzüntüsü de caba."
Birtakım İnsanlar
Birtakım İnsanlarSait Faik Abasıyanık · Yapı Kredi Yayınları · 20112,157 okunma
Reklam
721 öğeden 691 ile 700 arasındakiler gösteriliyor.