İclâl
@lalcivert
524 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
İclâl yorumladı.
...çok sevdiğim eski dostlarım olduğu sevgili eski yuvama gittim; birini diğerinden ayırmakta zorlanacak kadar birbirine karışmış mutluluk ve kederle, o eski tanıdık manzaralar, sesler ve yüzlerin gözyaşları, tebessümler ve iç çekişlerden hangisini uyandırdığını bilemeden eski yuvamı yeniden gördüm.
Sayfa 241 - Yedi Yayınları 2. Basım 2021Kitabı okudu
Hiç aklımda olmayan bir kitabı aklıma soktun Kübra 😂
Bronte kardeşleri görüp de herhangi bir kitabına kayıtsız kalmak mümkün mü? :)
İclâl yorumladı.
Bu kitap sevgili 
Oğuz Aktürk un tavsiyesiydi. Bugün Krakow’dan Varşova’ya uzanan tren yolculuğumda bana eşlik etti. Bir yolculuk esnasında okunabilecek ender güzel kitaplardan biriydi. Yol başladığında Tante Rosa’nın hikayesi başladı. Tren perona yanaştığında ise Tante’nin hikayesi son buldu.
Hayatın akıp gittiğini, bazen hayal ettiklerimizin yaşama tutunma sebebi olduğunu, bazen de her şey geride bırakmak gerektiğini anlatan bu kitapla tanışmama vesile olduğu için sevgili Oğuz’a teşekkürlerimi iletiyorum.
Akıp giden hayatınız içinde bu kitaba yer verin. Pişman olmazsınız.
Inceleme akışta düştü önüme sonra baktım Krakow’daymışsınız, Varşova’dan selamlar o halde :)
96 syf.
6/10 puan verdi
·
18 saatte okudu
Akıcı güzel bir dili var yazarın. En beğendiğim öykü ‘Pes’ oldu. Bazı öyküler derinleşecekmiş gibi yapıp aniden bitiyordu o noktada biraz yarım kalmış hissettim bazı öykülerde. Bir de ilginç bir şekilde öyküde kadın bir karakter okuyorum sanırken -okurken karakterin verdiği his bu şekilde oldu- bir anda bir kelime veya bir seslenişle erkek olduğunu fark ettim. Bunu ilk yaşadığımda çok umursamadım ama birkaç öyküde üst üste denk gelmek garip oldu. Kelimelerin veya anlatının bir cinsiyeti olur mu bilmiyorum ama normalde pek yaşadığım bir durum olmadığı için belirtmek istedim. Çok kafa karıştırmayan, akıcı, yazım dilini güzel bulduğum samimi bir öykü kitabı oldu.
Okur Takip Önerileri
Dalgalı deniz kabardı mı, içinde yaşam bulamayan ya da kendine ait olmayan ne varsa kıyıya vurur: Cesetler, dip akıntıları, fırtınaların parçaladığı gemilerin parçaları. İçgüdü de aynı şeyi yapar; bedenin derinliklerindeki dalgalanmalara engel olan ne varsa dışarı atar.
Örneğin cinsel içgüdü; bastırılmışlıklardan, sosyal kabullerden ve ahlaktan üstündür. Muhafazakar içgüdüyse, tıpkı egoizm gibi, geçişken ya da bulaşıcı araçlar kullanarak yaşamsal güçleri zayıflatan baygınlıklara, travmalara ve yıkıntılara galip gelir.