Kendisini çok yalnız ve terk edilmiş hissediyordu. Büyük bir ziyafetten sonra servis tabağında unutulup tek başına bırakılmış ceviz soslu biber dolması bile bu kadar yalnız olamazdı!
Hayatımı başkalarının hayatlarıyla doldurmak kendimi iyi hissetmeme etmiyor bazen. Aşkı kaçırdığımı hissediyorum. Özen göstermeyi beceremedim. Onu gerektiği gibi budamadım. Üzerine düşen ölü yaprakları kaldırmadım. Aşkın doğuşunu, çiçeklenip meyve verişini gördüm ama sürmesi için hiç çaba harcamadım. Bunun yerine toprağa düşüp çürümesine izin verdim. Hayatımı ziyan ettim. Bu da bana acı veriyor.
“Kendinden kaçmak istiyordu. Bir şey düşünmek, bir şeye karar vermek, konuşmak zorunda kalmak istemiyordu. Ağzından çıkacak sözcüklerin, içindeki acıyı haykırmasından korkuyordu.”
Tita, bebeğin zarif görünüşüne uzun uzun bakarken çocuklukta bir şey dilemenin ne kadar kolay olduğunu düşünüyordu. O zamanlar imkânsız diye bir şey yoktu. İnsan büyüyünce anlıyordu ki her şey dilenemezdi : Bazı şeyler yasaktı, günahtı ya
da ahlaka sığmazdı.
Kütüphanemde bunca zamandır neden beklettiğimi bilmediğim, tadı damağımda kalan, hoş bir kitaptı.
Büyülü gerçekçi yanı Yüzyıllık Yalnızlık’ı ve Ruhlar Evi’ni (Isabel Allende) hatırlattı. Bir annenin gelenekleri bahane ederek kızı üzerindeki acımasız baskısı, var olmasına korkuyla yaklaşılan kadınların kendini gösterme çabası, bir devrimde bile kadın olmanın zorlukları-geri planda Meksika Devrimi’ne değinilmiş- yani kadının nerede olursa olsun yaşadığı haksızlıklar çok akıcı bir şekilde anlatılmış. Farklı, yaratıcı, bir çırpıda okunabilecek bir kitap.
Acı ÇikolataLaura Esquivel · Can Yayınları · 20213,272 okunma
"Örtüyü örmek için kullandığı yünü kaldırıp atmaktansa işe yarar hale getirmeyi düşündü. Öfkeyle hem ağladı hem ördü, hem ördü hem ağladı. Sabah tanyeri ağarırken örtüyü bitirdi, üstüne örttü. Gene işe yaramadı. Ne o gece ne de hayatı boyunca başka bir gece soğuktan kurtulmayı başarabildi."
"Örtüyü örmek için kullandığı yünü kaldırıp atmaktansa işe yarar hale getirmeyi düşündü. Öfkeyle hem ağladı hem ördü, hem ördü hem ağladı. Sabah tanyeri ağarırken örtüyü bitirdi, üstüne örttü. Gene işe yaramadı. Ne o gece ne de hayatı boyunca başka bir gece soğuktan kurtulmayı başarabildi."
Meksikalı yazar Laura Esquivel'in ilk romanı olan Acı Çikolata, De La Garza ailesinin en küçük kızı olan Tita ve sevgilisi Pedro'nun imkânsız aşkı ile başlıyor.
De La Garza ailesinin en küçük kızı olan Tita, Meksika aile geleneklerine göre ölene kadar annesine bakmakla yükümlüdür bu sebeple annesi, Tita’nın sevdiği erkek ile evlenmesine izin vermez. Bunun üzerine Pedro, Tita’ya yakın olmak için Tita’nın ablası Rosaura ile evlenir ve böylece olaylar gelişir.
Kitap on iki bölümden (ay) oluşuyor. Her bölüm bir tarif içeriyor, yemeklerin reçetesi verilirken de hikâye anlatılmaya başlanıyor.
Her kitapta olduğu gibi bu kitapta da kendimden bir şeyler buldum, kitabı kendimle özdeşleştirdim. Zaman zaman duygulandım, sinirlendim, heyecanlandım... Okuyacak olanların da birçok duyguyu peş peşe yaşayacağını düşünüyorum, şimdiden iyi okumalar.
Acı ÇikolataLaura Esquivel · Can Yayınları · 20213,272 okunma
Kendinden kaçmak istiyordu.Bir şey düşünmek, bir şeye karar vermek,konuşmak zorunda kalmak istemiyordu. Ağzından çıkacak sözcüklerin, içindeki acıyı haykirmasindan korkuyordu.