Aynadaki suretimden farklı,
Derimin her zerresine nüfuz etmiş ben;
Emrimde olana esir olmuş
Zamanı izliyorum.
İçimde anlamlandıramadığım bir özlem,
Her geçen kuş benim !
Gece kadar aydınlık hislerim,
Sevgiliden özgürlük diliyorum...
“Gün bitti.
Saat kaç,
Bitecek mi bir gün savaşımız ?
Hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de
Dönüp dönüp arkamıza baktığımız
Bir dünya kalıntısı üstünde
Hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de ?”
“Benim sanki birtakım nesnelerle çok yakın ilintilerim var
Ve çözülmedik şeylerin de insanıyım ben
İnsanın en gerçek yerindeki
Ve anlatılmazlıktaki bir yerden anlatılmaya akan bir şeyim.”
“Ayrılık ne biliyor musun ?
Ne araya yolların girmesi
Ne kapanan kapılar
Ne yıldız kayması gecede, ne güz
Ne ceplerde tren tarifesi
Ne de turna katarı gökte
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık !
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini
Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine
Ardında dünyalar ışıyan camlar