LEARTES:
hamlet'e, boş övgülerine gelince..
bir oyun, bir gençlik hevesi say bunları.
bir menekşedir açmış erkenden, bahar günü,
açmış ama sürmez; tatlıdır, ama solar gider,
bir anlık güzel bir koku, hepsi o kadar.
Uzun zaman sonra okuduğum tiyatro eserlerinden biri oldu. Aslında Shakespeare'in eserlerini hep çok okumak istemiştim, içinde gerçek parçalar barındırdığı için. Bu okuduğum ilk kitabı oldu. Daha önce parça parça birkaç kitaptan okumuştum.
Kitap çok sürükleyici, her olaydan sonra tahminler yürüttüm. Hamlet ve Ophelia'nın bu şekilde ayrı kalmasını istemezdim tabii ama olay bu zaten. Aslında kitabın sonunda Hamlet kral olur diye düşünmüştüm. Çünkü yapmak istediği şey babasının intikamını almaktı daha çok.
Hamlet kitabın başında Ophelia'yı çok sevdi, mektuplar gönderdi ama sonrasında Ophelia'yı hep aşağıladı, mektup yazmamaya başladı artık. Ophelia da hem babasının ölümüyle hem de aşkının acısıyla kendini sulara atar ve boğularak ölür. Hamlet ise Ophelia'nın öldüğünü mezarı başında öğrendi.
Ne kadar güzel olduğundan falan bahsedip durdu orada - her şey kül olduktan sonra ateşe atılan şu misali.
Kitabın sonunda Hamlet ve Leartes kılıç sallamaya başlarlar birbirlerine ama Leartes'in kılıcında zehir vardı. Kral yine rahat durmamıştı. İçeceklere de zehir katmıştı ama olay kralın istediği gibi gercekleşmedi. İçeceği Hamlet'in annesi içti ve öldü. Hamlet de kralı öldürdü ve sonra kendisikendisi de aldığı zehirli kılıç darbesinden dolayı öldü.
Ophelia'nın aşkı kitapta çok anlatılmıyor. Bir aşk uğruna neler yaşadı. Bunun üzerinde çok durulmamış. Arka planda bırakılmış. Ama kitap da asıl olarak Hamlet'i anlatıyor tabii. Bir aşk hikâyesi olsaydı esas belki de onun üzerinde dururdu.
Aslında aşkla...
Şair olarak yalnız şairlerinin değil, bütün İngilizlerin en ünlüsü,en çok bilineni,insan olarak en az bilinenlerindendir Shakespeare.Oğlunun ismini verdiği Hamlet eserine gelecek olursak; Eser ilk başta gayet akıcı bir şekilde gidiyor ama karakterleri aklımda tutmakta bir hayli zorlandım.İlk 90 sayfaya kadar da gayet akıcıydı.Kitaptaki dili
Bir oyun, bir gençlik hevesi say bunları.
Bir menekşedir açmış erkenden, bahar günü,
Açmış ama sürmez; tatlıdır, ama solar gider,
Bir anlık güzel bir koku, hepsi o kadar.
Yazarın daha önce Romeo ve Juliet kitabını okumuştum. Bu trajediyi Romeo ve Juliet'ten daha çok sevdim.
Hamlet, Shakespeare'in 1599-1601 yılları arasında kaleme almış olduğu ve çoğu kişinin içindeki "Olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu!" alıntısını bildiği trajedi temalı tiyatrosudur.
Shakespeare'in en uzun eseri olmakla birlikte aynı zamanda en çok sevilen eserlerinden biridir. Yazarın yaşadığı dönemde de popüler olan bu trajedi günümüzde de sevilmektedir. Goethe, Charles Dickens gibi birçok yazarı etkilemiştir.
Kısaca konusundan bahsedilecek olursa Danimarka'da Prens Hamlet'in babasını öldürerek tahta geçen ve daha sonra annesi Gertrude ile evlenen amcası Claudius'tan intikam alması anlatılır.
Karakterler
Hamlet: Öldürülen kralın oğlu ve yeni kralın yeğenidir.
Claudius: Hamlet'in amcasıdır ve abisini öldürerek tahta geçmiştir.
Gertrude: Hamlet'in annesidir.
Ophelia: Polonius'un kızı ve Hamlet'in sevgilisidir.
Horatio: Hamlet'in yakın arkadaşıdır.
Leartes: Polonius'un oğlu ve Ophealia'nın abisidir.
Daha ayrıntılı bir inceleme yazmak isterdim ama tiyatro konusundaki bilgisizliğim buna pek izin vermiyor. Üzgünüm. :(
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202044,9bin okunma
Hamlet was written by William Shakespeare, between 1599 and 1601. It is a ‘play’ which is a ‘revenge’ story of the ‘Prince of Denmark’ , Hamlet. But not just a ‘revenge story’. In the time, critics had argued ‘Is Hamlet just a revenge story?’ And, with some invention in psychology and litreacy, they found out some other messages. These findings
"Demek bütün suçu bizde bulursun, Telemakos. Bize kin tutarsın. Ama yanılıyorsun. Bana sorarsan, suç taliplerde değili senin anan olacak o aklı uzun kadındadır. Üç yıl geçti, neredeyse dört yıl olacak, oyalar durur bizi. Hepimizin yüreğine umut salar, her birimize elden haberler uçurur, sözler verir. Oysa bambaşka düzenler kurar kafasında. Hele şu son kurduğu düzene bak. Odasına koca bir dokuma tezgahı yerleştirmiş. Durmadan bez dokur. Ne yaptığını sorunca da, büyükbabana, soylu yiğit Leartes'e kefen dokuduğunu söyler. Kefen bittiği zaman içimizden birine mutlaka varacakmış. Biz de boun eğdik., bekler dururuz. Oysa geçende öğrendik ki gündüzleri dokuduğu kefeni geceleri çıra ışığında sökermiş! Tastamam üç yıl bizi böyle kandırdı. Ama dördüncü yıl hizmetçilerinden biri hanımının kurduğu düzeni gelip anlattı. Biz de gittik, Penelope'yi tam bezi sökerken yakaladık! (...)
Çocukların bir işin başlangıcı ya da bitişi vesilesiyle önemsiz birini hep bir ağızdan kutladıklarını, kendisinden on kapik alınca o kişiye nasıl yaltaklandıklarını görünce sinirlenir, utanırdım. Müşterilerin yanında hilekâr saray mensupları gibi davranırlardı. Bu da bana neredeyse her gün Shakespeare’in Polonius’unu* hatırlatırdı.
Müşteri göğe bakarak:
- Yağmur yağacak sanırım, derdi.
Boyacılar da:
- Evet kesinlikle yağacak! - diye hemfikir olurlardı.
- Ancak bunlar yağmur bulutu değil. Belki de yağmaz.
- Yağmaz, beyefendi! Eminiz ki yağmayacak.
*Shakespeare’in ünlü tragedyası Hamlet’te kralın başdanışmanı, Leartes ve Ophelia’nın babası.