Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

wah waldo

wah waldo
@lefebre_
kaldı bu silinmez düşünce suçu üzerimde..
öğretmen
65 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
SAVRULAN BEDEN
... Bilir miydim yaklaşan karanlığı daha önceleri, Son verilebilir yaşamın benimki olduğunu? Şendim, şendim ben, Kahkaham insanları ürkütürdü! Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin, Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi ... Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden, Kalıvermeliyim öylece kaskatı!
Reklam
wah waldo tekrar paylaştı.
"Yalnızım. Dipsiz bir karanlık var ve ben yalnızım, terk edilmiş haldeyim. Sevgi isteyen kalbimin yalnızlığı dayanılır gibi değil. İnancım nerede kaldı? Derinlerimde, içimde bile, boşluk ve karanlıktan başka bir şey yok. Tanrım, bilmediğim bu acı ne kadar da san­cılı. Bana dur durak bilmeyen bir acı çektiriyor. İnancım yok. Kalbime doluşan ve bana tarif edilmez bir kaygı veren söz ve düşünceleri dile getirmeye yeltenmiyorum bile."
wah waldo tekrar paylaştı.
Varlık, Yokluk
Şu daralan göğsüme bir pencere açsam da Ne gam. kasevet, Yıkıntı, çöküntü, moloz Birikmişse orada, Çıkarıp atabilsem dışarı!
Sayfa 151 - Vadi YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
wah waldo tekrar paylaştı.
Nasıl dur emri verilebilir? Adama nasıl canlı olmadığı ve hiçbir zaman yaşamadığı söylenebilir?
Sayfa 13 - DemavendKitabı okudu
wah waldo tekrar paylaştı.
“Çünkü acı çekmek, insanın ihtiyaçlarından biri. Hele kalkıp bir de günah işlemişsen! Cennette olsan da bu ihtiyacı gidermek istersin.”
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
wah waldo tekrar paylaştı.
çünkü sen benim karanlığımın şarkılarını duyamazsın, göremezsin yıldızlara çarpan kanatlarımı..
56 syf.
·
Puan vermedi
Şimdi Terk Edin Çadırımı
Şimdi Terk Edin ÇadırımıVeysi Erdoğan
9.2/10 · 35 okunma
yok artık bir yanardağım! gözlerime indirdiğin melekler de yok artık gittiler beni dili dargın bir zamana verdiler gördüler aşkı yaraya süren bir semazenim ben bu nefes kimindir dediler bu kendine dönen kimdir? bilmediler içime dökülen bu kuyular sendendir ruhuma diktiğim bu lekeler emanetindir bilmediler dediler: kalbi susmuş bir adamdır bu! terk edin! eli düzgün yüzü güzel bir ölüm getirin ona!
şiiir ve uzak
işte kalktım! işte öylece bekledim kendi vadimde! döndüm dört kitap indirdim dört süvari eliyle dört erguvan çiçeği dört gümüş inci dört gümüş inci içre dört gül gazel seçtim indi ellerimin tezgâhından dört gül inci! indi gövdemin gözlerinden dört gümüş kelime! arş ve ayna, kürsü ve kalemdi bunlar şimdi söyle ey mührüyle sırtıma sus düşüren zerre hırkamda açılan hendek hakkı için suyun tuzun ve gülün hakkı için söyle! h a n g i m ü l k ü n e f e n d i s i d i r ş i i r ?
kör ve uzak
ve işte sonunda kalbimi de yedim! kalmasın dedim orada beyaz bir ben herkesin beni unuttuğu o günaha gideyim alnıma dökülsün dilimden düşmeyen keder kırk bin yılın kırbacı kefenimde gezinsin ve işte sonunda aklımı da yedim! kırgın kadehlere uzandım üzgün bir dille bu benim elimdir dedim bu da aynadaki ben bu suyudur gözlerimin bir akşama varılan ne kalbim kaldı bende ne de aklım anla iki gündüz yetmez seni bir gece yapmaya!
Reklam
herkesin günahını bıraktığı bir lekeyim bu yerde levhaya susmuş eksik bir beden ile kime geldim?
şimdi terk edin çadırımı bu mezar kalpten iyilik beklemeyin dilemeyin benden artık size sevap dökemem veremem bu benim kelimemdir hiçbir cümleyi geri gidin alnınıza dökülen taşları seyredin biraz ağzınızı süsleyen çığlıklar için yeryüzünü gezinin suya inin suya eğilin suya bir şeyler söyleyin ateşin avuttuğu kullarız biz hiçbir ben’in duymadığı yalanlara sahibiz bu bizim son günümüzdür sabahımız yoktur deyin
ey yalanı yaydıkça büyüyenler bütün bunlar bir ömrün felaketidir bilin çünkü sizdiniz tebessümü bir azaba dönüştüren kalbe dökülen her sözün önüne siz geçtiniz bilmediniz zaman hangi perdeden konuşur hangi sözün kefareti yoktur bilmediniz kör ettiniz ruhumda süzülen laleyi devrileyim diyeydi çünkü bütün marifetiniz!
şimdi hangi dilde konuşsam tanrının huyuna uymaz kelimelerim hangi zamanın zulmünden geçsem hangi yalanın gözlerine dokunsam sesimi değdirdiğim her ağrıda küfrolurum bin tövbenin tufanına!
Sayfa 11
"insanın yerlisi olduğu bi toprağı olmalı mı diye çok düşündüm. olmalı ve. vardır üstelik ama şu bir gerçek ki o toprak er yahut geç toz olup yahut kül, insanın boğazına yapışıyor."
538 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.