Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

l'etranger

l'etranger
@letranger_
Okuduğum kitapları kaydetmiyorum, sadece bazı yazarları takip edip, bazen alıntı ve inceleme paylaşıyorum !
3 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Hasta terapiste, “Hiç arkadaşım yok” dediğinde, terapist “Mutlaka en az bir arkadaşınız vardır” diye bir yanıt vermez..Terapist, hastasının kendisini nasıl hissettiğini araştırmasına yardımcı olur. Bunu, söylenenlerin önemini azaltarak değil aynen geri yansıtarak yapar. Yalnızlık çeken hasta örneğinde terapist, “Kendinizi hiç arkadaşınız yokmuş gibi mi hissediyorsunuz?” diyecektir... Hastanın moralini düzeltmeye ya da problemlerini çözmeye çalışmadan sadece söylediklerini tekrarlayarak, terapist hastasının kendisine sıkıntı veren şeyin bilincine varmasına yardımcı olur. Psişik acısını sempatik bir kulağa boşaltarak, hasta içine hapsettiği gerilimi serbest bırakır. Artık düzeltici önlemlere hazır hale gelmiştir.
Reklam
insanların bir derdi olduğunda, aradıkları çözüm değil sempatidir
Evlilik de dahil olmak üzere, insan ilişkilerinin çok nadiren kendiliğinden "karşılıklı" olduğu inkar edilemez bir olgudur; çünkü insanlar farklılardır. Karşılıklılık / karşılıklı ilişki geçici ve doğasında sabit olmayan bir idealdir; ancak uzun süreli çaba sayesinde buna yaklaşılabilir. Bu karşılıklı oybirliği, iletişim, anlaşma ve gelişmeyi içerir.Anlaşma ve çok çalışma gerektirir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Evrensel olarak kabul edilmiş bir haklılık ve adalet kavramı yok. Einstein'ın zaman ve mekanın göreceliliğini gösterdiği gibi haklılığın da göreceliliği vardır. Einstein, tüm evrende standart olarak kabul edilen "mutlak bir zaman" olmadığını ifade emiştir- ki bu deneysel olarak da kanıtlanmıştır. Zamanın hızlı veya yavaş geçmesi, gözlemcinin bakış açısına göre değişir. Benzer olarak mutlak haklılık yoktur. "Haklılık" gözlemciye beğlıdır ve biri için haklı gözüken şey diğerine haksız gözükebilir.Hatta bir kültürde toplumsal kurallar ve ahlaki sınırlamalar başka bir kültürde farklılık gösterebilir.
Çevremde saygıya layık, beni kendine çekebilecek bir meşguliyet bulamıyordum, içimde bir sıkıntı git gide kabarıyor, çelişkilerle, tartışmalarla karşılaşmak için hırslı bir arzu duyuyordum. Bunun üzerine kötülüğe yöneliyordum.
Reklam
İnsanoğlu belki sadece refahı sevmiyor, acı çekmekten de hoşlanıyor. İnsanın yeri geldiğinde acıyı ihtirasa varan derecede sevdiği bir gerçektir..