Lucian Freud tarafından 1940 yılında yapılan “Cedric Morris” tablosu, kölelerine piramitler yaptıran firavun Sneferu’nun oğlu rahip Rahotep’e benzerliği dikkat çekti.
Lucian Freud'un bir resmi bitirmesi genellikle bir yıl, hatta daha uzun zaman alıyordu; modellerini ''delici bakışlarla'' izliyor, onları her telden çalan muhabbetlerle büyülüyor ve eğlendiriyordu.
Serinin son kitabına geldim. Sloane ve Lucian'ın hikayesini seveceğimden emin değildim, ancak bunun bir sorun olmayacağını hemen anladım.
Hikaye, babası yakın zamanda vefat eden Sloane'u konu alıyor. Ölümü, Sloane'a aile kurma hayallerini gerçekleştiremeden kırk yaşına yaklaştığını ve ufukta hiçbir umut olmadığını fark etmesini sağladı. Kasabada pek çok iyi adam olmasına rağmen onun kanını ısıtan tek kişi, Sloane'un baş belası olan Lucian'dır. Artık arkadaşları da evli olduğu için de birlikte daha fazla zaman geçiriyorlar ve bu, onları ayıran şeyleri sürekli hatırlatıyor. Sloane ve Lucian son yirmi yıldır geçmişlerinin sırlarını koruyorlar ve artık bu durum sonunda onlara yetişiyor. Birlikte aynı odada olmaya dayanamıyorlar ama ne kadar isteseler de birbirlerinden uzak duramıyorlar gibi görünüyor. Maalesef. Bakalım neler olacak, bu ikili bu nefreti geçip aşık olacak mı?
Ilk kitapta karşımıza çıkan Knox'un polis şefi olan kardeşi Nash'in hikayesini okuyoruz.
Nash ilk kitapta vuruluyordu ve sonrasında herşey normal, yolundaymış gibi davranıyordu. Ama aslında öyle değilmiş vurulduktan sonra içindeki bir şeyleri de kaybetmiş.
Işine bir yandan devam ederken Lina hayatlarına girer ve en son uğraşması gereken insan olduğunu düşünür. Yavaş yavaş birbirlerine yaklaşırlar ama sırlar ortaya çıkmaya başladıkça arlarında bir gerilme olur bakalım neler olacak.
Bir sonraki kitapta Knox ve Nash'ın arkadaşı olan Lucian hikayesini okuyacağız onu da merak etmiyo değilim hani.
Güzel bir kasaba hikayesi okumak istiyorsanız bence doğru adrestesiniz.Çok keyifli ve uzun sayfa sayısına rağmen sıkmayan, akıcı bir kitaptı.Ben çok sevdim.
Naomi belalı bir ikiz kız kardeşe sahip,kariyeri ve erkek arkadaşı olan ,genel olarak hayatında herkesi mutlu edinmeyi düstur edinmiş bir kadındır.Birgün kardeşi Tina onu başının belada olduğu ile ilgili arar ve yaşadığı kasabaya çağırır o da hemen atlayıp gider ama Kasaba halkı kadından nefret etmektedir.İlk geldiği gün onu Tina zannederek kötü davranan başrolümüz erkek karakter Knox ile tanışır.Aynı zamanda bir de 11 yaşında yiğeni Waylay i de ona bırakmıştır.Başında papatyalar(bu papatyaların önemli bir hikayesi var) ile herseyin ortasında kalan Naomi başının çaresine bakmak için elinden geleni yapmak zorundadır.
Kitap yan karakterleri, dostluk ve aile ilişkilerini de anlatıyor. Erkek kardeşi Nash ve manevi kardeşi Lucianı da sevdim.Onların hikayelerini serinin diğer kitaplarında okuyacağız.Ben özellikle belalı karakter zaafı olan bir insan olarak gizemli Lucian ve Slaoane hikayesini çok merak ediyorum.Maalesef o üçüncü kitapmış :(
Knox ve Naominin aşkı,ilişkilerinin ilerleme süreci benim için çok keyiflyidi.Evet Naomi biraz fazla Polyanna ,Knox da sonlara doğru biraz klişeleşse de beni bozmadı.Bu tarz klişelere can kurban.Viking ve Papatyanın aşkı efsaneydi.
Sonuç olarak sene başında bile en sevdiğim kitaplar listesine üst sıradan giriş yaptı.Kesinlikle tavsiye ederim