Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
İlayda Anameriç
İlayda Anameriç
@lydnmrc
üniversite
105 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
2021/82
Austswich - Birkenau ölüm kampında
ARBEIT MACH FREI
ÇALIŞMAK ÖZGÜRLEŞTİRİR yazıyordu...
Vorkuta'daki Sovyet Gulagında ise
SSCB'de ÇALIŞMAK BİR ONUR VE ŞAN MESELESİDİR yazıyordu...
DEMİR BİR YUMRUKLA İNSANLIĞI MUTLULUĞA ULAŞTIRACAĞIZ yazıyordu...
Nazi Almanyası ve Stalin Rusyasının sayısız ortak özelliğinden biri,
Sadistçe ironi
2021/81
Eşyaların ve aile fertlerinin hepsinin montlarının üzerinde nakil numaraları vardı: 248, 249, 250. Yani artık insan değil birer numaraydılar...
️
Acı çektiğin saatleri unut ama sana verdikleri dersleri asla unutma....
️
Şu anki acımızı anlatabilecek kelimeleri bulamıyorum, belki de böyle bir kelime yok....
️
Naziler 1930 larin sonlarına
Frankenstein
2021/80
Ben bu kadar zulüm ve işkence çekmişken, ölümün bana ne kötülüğü dokunabilir ki?
Adaletsizlik yok muydu bunda? Tüm insanlık bana karşı günah işlerken, tek suçlu görülecek ben miyim? Kapısından kendi dostunu hoyratça kovan Felix'e niçin nefret beslemiyorsun? Çocuğunun kurtarıcısını yok etmeye çalışan köylüye niçin kötü gözle bakmıyorsun?
Frankenstein Ya Da Modern PrometheusMary Shelley · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202013,9bin okunma
Okur Takip Önerileri
Her Yerde Kan Var
2021/79
Hayatım elemden ibaret değil ki, güzel hatıralarım da var benim...
Osmanlı tahtında oturan padişahı tahttan indirmenin ancak iki şartı vardır! Padişahın İslam dininden çıkması veya akli melekelerini kaybetmesi...
Sadece bıraktım kendimi kaderin rüzgarına, birileri benim için karar verdi
Sultan Abdülaziz in 16 yıllık saltanatınin sonunda artık yolunda gitmeyen şeyler vardır..entrika temeli üzerine kurulmuş saray erkaninda elbet şaşaa ve güçten nemalanmak isteyen, eski hırsları veya intikam arzuları ile dolmuş güruh bir plan yapar ve padişahın mesrutiyet yanlısı olduğu bilinen yeğenini tahta çıkarmak için darbe planlarlar ve bunu bir sabaha karşı aniden gerçekleştirip padişahı halederler..bu sürecin ana karakterleri agzindan yaşanan ilk 15 günü ayrı ayrı okuduğumuz kitap anlaşılacağı üzere bir romanlastirilmis hafif kurgu ile de süslenmiş bir bütün..
Osmanlı, İngiliz, Fransız vs farketmeksizin tarihi romanlari okumayı hep çok sevmişimdir..gerçekle kurgunun mecburen hep iç içe geçtiği bu tarzda eğer kurgu kısmı sağlam ve inandiri hatta yeterli detayda olmadığında bana göre eserin bütünlüğü hep eksik kalır..kulin bence cesitlenebilecek ve genisletilebilecek bir tarihi olayı güzel yakalamış..ancak bu kurgulama kısmı bence zayıf kalmış.. kitabı her bir karakterin ağzından bir iki kez dinlediğimiz olay örgüsü oluşturuyor ve olay da Abdülaziz in intihar mı ettiği yoksa öldürüldüğü mu sorularına işaret ediyor.. hal böyle olunca kime ne olduyu daha fazla okumak istedim , aklımda kalan soru işaretleri çok oldu. Kısacası yetmedi bana.. geneli sevdim belki ama keşke daha detaylı bir kurgu olsaydı..
2021/76
Atticus bana sıfatları kaldirirsan geriye gerçekler kalır demişti..
Kendi kilisemde olduğu gibi yine burada da bütün din adamlarinin kadınların iffetsizligi öğretisini takıntı haline getirdiklerine tanık oldum
İnsanlık tarihinde en acı olaylar belki de ırkçılık yüzünden ortaya çıkmıştır. Özellikle Amerika’nın keşfi sonrası Afrika’daki zenciler köle edilip Amerika’ya, Avrupa’ya götürüldü. Büyük dramlar, büyük trajediler yaşandı..
Kölelik 15. yy’da başlayıp 19. yy’a kadar sürdü ve ülkelerce, kanunlarla yasaklandı belki ama gerçek olan aslında sadece yasallaştı ve modernleşti.. ırkçılık ise hiç bitmeden katlanarak devam etti ve etmekte..bunun en büyük kurbanları da siyahiler olmakta..
İşte elinizdeki bu kitap dünyanın en saf varlıklarından biri olan , bir çocuğun gözüyle ırkçılıği bize anlatmakta..sadece ırkçılık demek de yanlış olur, toplum olarak otekilestirdigimiz, mana verdiğimiz, arkasından konuşup etiketledigimiz tüm karakterler var neredeyse.. yeri geliyor kadına ve yaşamdaki yerine değiniyor yazar yeri geliyor ne yaşadığını bilmeden etrafı tarafından 'bir şey ' olmakla yaftalanan birini anlamamızı sağlıyor.. bir de bunu tarafsız bir kalp saf bir akıl ile sorgulayacak çocuk karakterlerin ağzından yapınca gerçeği ve ya olması gerekeni görmek çok daha kolay ve çarpıcı hale geliyor..
Çocuklar gibi kalsak hep, hesapsız kitapsız, önyargısız... Bir de hepimizin hayatında bir atticus olsa keşke..
2021/74
"Hayat kitaplara göre fazla kaypaktır, Clarice."
🦋
"İyiliğinizi istemeyen birinin sizi bu kadar anlayabilmesini kabullenmek zordu."
🦋
Serinin ucuncu kitabında (Hannibal doğuyor ve kızıl ejder sonrası) karşımıza çıkan seri katil Buffalo Bill..olayların içine birini dahil etmesiyle meşhur Jack Crawford bu seferde FBI akademisinde öğrenci Clarice Starling i seçiyor. Seri katili bulma yolunda yine başvurdukları mercii tabiki Dr Hannibal Lecter.. bir de seri cinayetleri araştırırken en son kaçırılan kurbanin senatörun kızı olması tüm birimlerin işini sıkıştırıp hızlandırıyor..
🦋
Bu Polisiye & gerilim serimizde okuduğum ve en beğendiğim kitap kuzularin sessizliği oldu.. zaten klasikleşmiş bir kurgu olmasının ve filmi ile büyük etki yaratmasının yanında , akışı ve anlatimi ile en çok saran ve içine alan eserdi benim için..Harris kitaplarında katili saklamıyor.. hikayenin belli bir noktasında ille katille tanışıyor ve bulunmasını bir şekilde bekler hale geliyoruz.. pek çok bu tarz romanda katili sonda öğrenip şaşırtması beklenirken Harris in bu özelliği benim okumaya kaptirmami sağlıyor diyebilirim. Diğer yandan pek çok yorumda olduğu gibi hem katil hem de kurban hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak, anlamadığım FBI prosedurlerini okumaktan daha fazla ilgimi çekerdi, orası kesin..son olarak kim ne derse desin , ne yapmış olursa olsun Hannibal Lecter in tarzını ve stilini takdir etmemek mümkün olmuyor.. bu da nasıl bir katili sempatik buldum ben şimdi ikileminin , yazarın başarısı ile yanitlandiginin göstergesi
2021/73
Yaşamınız ne kadar tantanalı geçerse geçsin, sonunuz gene de tahta bir tabuta konup karanlık çukura atılmak olacak.
💉
Dünyada hiçbir iyi şey yoktu ki özünde pislik barındırmasın.
💉
Bir taşra kasabasında hayali papaz olmak ve dinle ilgilenmekken babasının baskısı ile doktor olan ve akıl hastanesinde çalışan Andrey Yefimıç, yıllarca
2021/72
Bütün yaşamı boyunca hiçbir şeye karar vermeden ölen bir adam, bu dünyada mükemmeliyete yaklaşmış demektir.
-Buraya niçin geldik?
-Buraya, dedi Niklausse, insani zaafların kirletmediği bu tertemiz havayı solumaya geldik.
Quiquendone kenti , tembel hayvan misali sessiz sakin, ağır kanli, ölçülü halkı ile birlikte varlığından bile neredeyse şüphe duyulan bir şekilde , duygusuz, durağan, hedefsiz ve sonuçsuz günlerini yaşayan kendi halinde bir oluşum..kente elektrik / aydınlatma getireceği müjdesi ile gelen doktor Ox ve çalışmaları sonrası ise , bu görünüm ve bu kentteki yaşam tepetaklak olmaya başlıyor..
Oldukça durağan bir halkın hikayesini okurken belki beklenen durağan bir akış olur ancak kitap çok kısa olmasına rağmen belkide bu duraganliktan mütevellit bir türlü kaptırıp da kendimi sayfalar arasında kaybedemedim..uzadı da uzadı sanki satırlar..pek çok jules verne eserinde olduğu gibi bilim ve kurgunun iç içe işlenerek oluşturduğu bu hikayeyi de takdir ediyorum tabi ki..hatta insanın dogasindan gelen kötülüğe yapılan atıflar, bilimin yanlış insanların elinde ne kadar tehlikeli olacağına dair öngörüler ve yine politika , siyaset , toplumsal yaşamdaki örf ve adetlere yapılan esprili göndermeler esere renk katan detaylar olmuş.. ama bir bütün olarak baktığımda sevemedim seni doktor Ox..
2021/71
Yüreğimizin derinlerinde bir yerinde nefret yerine bağışlamak vardır.
Bir aileye sahip olmak ayrıcalıktır, hak değil. Babam bu ayrıcalığını kötüye kullandı ve böylece kaybetti. Hepsi bu.
Kızım olmadan asla nin Mehtap i, tüm yaşadıklarını daha doğrusu trajik çocukluk döneminden aklında kalanlari kısaca aktardiktan sonra, yeni hayatının detaylarını ve akışını paylaşmış bizlerle..
Kızım olmadan asla ve çocuk sevgisi uğruna kitaplarını daha önce paylaşmıştım ve ilk kitapta ne kadar etkilendiysem ikincisinde bir o kadar ticari kaygi hissiyatina kapılmıştım.ustune Mehtap in da söyleyecekleri olduğunu görmek beni heyecanlandirip kitabı hemen almama neden olduysa da bir hayal kırıklığı ile sona ulaştığımi soyletebilirim. Yaşananlar ne kadar etkileyici olsa da Mehtap in esir çocukluğu sonrası saklanma ve kacislari, bu süreçteki eğitim hayatı, aile yaşantısı ve bağları ve en çok da psikolojik ve fizyolojik problemleri kitapta yer alan temel konular olarak beni malesef etkilemedi. Çok zor bitirdim ve bitirdiğimde ulaştığım kani , zor bir çocukluk yaşamış kişinin kendi ile hesaplaşması ve bir günce misali iç dökmesine şöyle bir bakış atmak gibi olduğuydu. Ki olmasa da olurdu..
2021/70
Bu adada katlanılan bu ızdıraplarla dolu karmaşayı gördükten sonra, bu dünyanın aklı başında olduğuna dair inancımı kaybettiğimi itiraf etmeliyim.
Bir hayvan fazlasıyla acımasız ve kurnaz olabilir, ama ancak gerçek bir insan yalan söyleyebilir.
Güzergahı bilinmeden bir yerden bir yere seyahat etmekte olan Prendick gemisinin batması ile bir tekneye sığınıp üç kişi ile birlikte kurtulmayı başarır. Bu üç kişiden üç gün sonra sağ kalan tek insan olmayı başarır ve en sonunda oradan geçmekte olan başka bir gemiye alınarak kurtarılır.. geminin taşıdigi insanlar ve hayvanlarla ulaşmak istediği adada kendini bulur ve bir şekilde bu garip adada neler olduğunu çözmenin peşine düşer..
Well den bir bilim kurgu klasiği daha. Dönemine göre harika bir anlatım , dil ve kurgu.. özellikle hayvanlar üzerine deney yapılmasının doğru mu yanlış mı olduğu yönündeki tartışmalarin yaşandığı dönemden etkilenerek oluşturulmuş bir kurgu ve üstün bir hayal gücü..okurken yazarın aslında yarattığı tüm karakterlerle, tanrıyı , kullarını, doğayı, bilimi ve dini bir şekilde nasıl yorumladığıni görüyor çok farklı alanlarda da kendinizi sorgularken buluyorsunuz..kesinlikle okunmalı
2021/68
'Acılar iyidir, bize geçmişin gerçek olduğunu hatırlatır.'
Burada, muayene masasında yatıyor. Nabız yetmiş iki. Burada, hemşirenin başını yakılıyor ve kadını kendine çekiyor. Burada, nöbetçi tarafından engelleniyor. Nöbetçi omzunu çıkardığı halde direnmiyor bu arada. Garip olanı fark ediyor musunuz? Nabzı asla seksen beşin üstüne çıkmıyor. Kadının dilini parçalarken bile.
Hannibal serisine devam.. ama Hannibal in sadece misafir oyuncu olarak yer aldığı bir devam diyebiliriz.. burada sahnedekiler, asıl saykomuz Dolarhyde ve onu yakalamaya çalışan erken emekli Will Graham.. onların geçmiş ve bugunlerine gittiğimiz ara metinlerin yanında karakterleri net olarak tanımak için anlatılanlar empatinin doruk noktalara çıktığı anlarla başbaşa bırakıyor bizi.. kendimi Dolarhyde e üzülürken bulacağımı hiç düşünmezdim belki ama neticede yine o çocuklukta yaşananlar nasıl da oluşturuyor genel psikolojik durumu sorunsalina dönüyoruz..
Polisiye gerilim romanlarında elbet altı çizilen bu çocukluk donemlerini düşününce hep kendi cocugumu gözlemlerken buluyorum kendimi..yani gerçekten herkes doğru adımları atsa ve mükemmele yakın insanlar yetistirme konusunda çaba sarfetse dünya gerçekten yaşanabilir bir yer olur muydu? Bu kadar kolay mıydı da biz beceremedik, becerememeye de devam etmekteyiz?.. cevabıni belki hiç bilemeyeceğiz ama sonuçta hayal kurmak da bedava değil mi gelecek nesiller için umutla diyelim ve keyifli okumalar diyerek bitirelim..
2021/67
Onlar öyleydi, ben böyleydim, halkıydım, haksızdım, yanlıştı, doğruydu, o yaptı, ben yapmadım derken nasıl da çarçur ediyormuş insan hayatını..
...Bu sevilme, çok sevilme isteğimin nedeni neydi acaba?
İclal Aydın in dramatik ve hüzünlü yönü duruşu, konuşması ve hareketleriyle öyle bütünleşmiştir ki bende kitabı almadan neyle
2021/66
Bir kadının yanan bir evde kalmasına yol açtıklarına göre, kitaplarda bir şeyler olmalı...
Ölmenin güzel tarafı bu; kaybedecek bir şeyin olmayınca, istediğin riske girebiliyorsun.
1950 lerde yazılmış bir bilim kurgu klasiği..hikayenin daha doğrusu distopik kurgunun geçtiği tam tarihi bilmesek de 2020 lerin geçtiği bir geçmişi anma cümlesi var..yani 2000 çok larda dünyanın hali gibi düşünebiliriz. Teknoloji son raddede (1952 yılında yazıldığıni unutmadan bu yorumu yapıyoruz) yanmayan evler, böcek denilen son süratli araçlar , kulak içi denizkabugu denen haberleşme aletleri, iletişim de son teknoloji cihazlar.. ve hayatı sadece eğlence üzerine olduğunu sanan , TV showlarina gömülmüş , yaşamayan hissetmeyen, düşünüp sorgulamayan bir insan topluluğu..böyle bir ortamda tamamen yasak olan kitaplar..ve yangınların çıkmadığı yerde artık yakma işini üstlenmiş itfaiyeciler..
Hayal gücü, kurgu ve hikayenin vermek istediği mesaj ne kadar kuvvetli desem de kitap, övuldugu kadar etkilemedi beni.. Distopik bir eser olmasına ve genelde bu türe bayılmama rağmen, bu güzel kurgu, yazarın anlatım tarzi en çok da tesbihi beliglerle mecazi mursellerle dolu cümleleri okumamı ve hatta çoğu yerde anlamami güçleştirdi..Kendimi aynı cumleyi tekrar başa alırken ve bu sebeple de akistan koparken yakaladım çoğu kez ..
Her ne olursa olsun son sözde , teknolojik gelişmeler ve insanların bunlara hızla adapte olması ile değişen genel kültür düzeyi, eğitim seviyesi ve sorgulama becerisinin kaygısını iddialı bir kurgu ile distopik bu romanda birleştirmeyi ve pek çoklarının da beğenisini toplamayı başarmış esere şans vermenizi öneririm..
2021/65
Hem bilmek hem de bilmemek, bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin ayirdinda olmak, celistiklerini bilerek ve her ikisine de inanarak birbirine çürüten iki görüşü aynı anda savunmak ; mantığa karşı mantığı kullanmak, ahlaka sahip çıktığını söylerken ahlaki yadsimak, hem demokrasinin olanaksizligina hem
2021/64
İnsanları, kendi cinslerinden biri üzerinde kudret ve salahiyetlerini denemek kadar tatlı sarhoş eden ne vardır?
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
Raif efendi.. sessizce gelip geçti buralardan. Nelere güldü, nelere ağladı, kimi özledi kime üzüldü bilinmeden. Kendi ailesine dahi yabancı kalan, calistigi yerden evinin huzurlu olmasi gereken duvarlarının arasına kadar hor görülen , önemsenmeyen..
İşte o Raif efendi , onu tanımayı gerçekten isteyen bir iş arkadaşının eline bırakıp gidiverir yıllarca sakladığı sırları..sert kapaklı bir defter arasında..
1943 yılında yazılmış bir roman.. bir aşk romanı olarak nitelendirilmesine inat , tamamen karakter analizi yönünün öne çıktığı kanaatindeyim.. dönemi dusundugunuzde , çağı çok fazla yakalayan detaylarla sarılmış..ve Sabahattin Ali'nin kalemi hikayeyi daha da akışkan kılmış.. keşke detayları daha fazla , sonu çok daha farklı olsaymis dediğim ama keyifle ve hızla okuduğum bir eser oldu
