M. Myriel, toplantı için Paris'e gelen doksan beş piskopos arasında yer alsa da, sadece bir oturuma ve üç dört özel konferansa katılmıştı. Doğayla iç içe, dağlık, yoksul bir bölgenin piskoposu olarak dile getirdiği düşünceleriyle seçkin şahsiyetlerin katıldığı oturumun havasını değiştiriyordu. Kısa süre sonra, Digne'e döndü. Bu hızlı geri dönüşün nedeni sorulduğunda: "Onların canını sıkıyordum. Açık duran bir kapı gibi onlara dışarının havasını getiriyordum," diyordu.
Yazarın 19.yy. başındaki Fransa'yı anlattığı bu kitap gerçek bir başyapıt. Yazarın dili olayların örüntüsü direkt okuyucuyu içine alıyor.Kitapta beni en çok zorlayan bölüm Waterloo Savaşı'nın anlatıldığı bölümdü. Biraz uzun ve sıkıcı buldum:)) Ama kitapta öyle paragraflar vardı ki tekrar tekrar okudum ve okudukça büyülendim. Kitap Jean Valjean'ın saçma bir nedenle aldığı kürek cezasının bitmesinin ardından piskopos M.Myriel ile tanışmasından sonra değişen hayatını anlatıyor. Jean Valjean'ın yaptığı içsel devrim ile şekillendirdiği yeni yaşamına tanıklık ediyorsunuz. Kimlik değiştirip belediye başkanı Madeliene olup,alt tabaka diye adlandırılan yoksul insanların hayatlarına dokunuşunu ve bir şehri endüstri merkezi haline dönüştürmesini görüyorsunuz. Sokak kadını Fantine'nin kızı Cosette'in(tarla kuşu) hiç evlenmemiş ,âşık olmamış, baba olmamış,duygusal anlamda hep eksik kalmış Jean Valjean ile kurtulan hayatına,Cosette ve Marius'un saf ve masum aşkına, Paris' te bir sokakta kurulan barikatta Enjolras, Combeterre, Courteyrac ve arkadaşlarının cumhuriyet ve halkları uğruna yaşamlarından vazgecişlerine tanıklık ediyorsunuz.
Sefiller 5. CiltVictor Hugo · Bordo Siyah Yayınları · 2019112 okunma
Mümkün olduğunca az günah işlemek insanın yasasıdır. Hiç günah işlememek meleğin düşüdür. Dünyevi olan her şey günaha boyun eğer, günah yerçekimine benzer.
" M. Myriel ağızları çok laf yapan ama beyinleri pek çalışmayan insanların yaşadığı küçük bir şehre yeni gelenlerin kaderini paylaşmak zorunda kalmıştı."