Mahsum Çetintaş

Mahsum Çetintaş
@macex
“eğitimde ter dökmeyen savaşta kan döker"
Reklam
Japon Atasözü
Malını yitiren bir şeyini kaybeder, onurunu kaybeden çok şeyini yitirir, umudunu kaybedenin ise hiçbir şeyi yoktur.
Zorlu başlangıçlar mutlaka iyi bir sonuca ulaşır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Savaş, yaşamı gerçekleştirme sanatıdır, ömrü uzatma sanatıdır.
Kabullenmesem bile ölüme de hazırdım, ölümün kıyısında gezinirken hayata tutunmaya da...
Sayfa 66 - Aram yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Yalnız ve zorda kaldığın anlarda Mazlum'u düşün!O daracık hücresinde yüreğinde yarattığı iradeyi..."
Sayfa 61 - Aram yayınlarıKitabı okudu
Sayın Ekşi'ye Lüzumuna Binaen
Kokuşmuş, ahlaki değerleri alt üst olmuş bir düzenin ortağı olmaktansa, ona karşı olarak gayrı insanı işkencelere göğüs germek bize mutluluk verir.
Sayfa 140 - AvestaKitabı okudu
Ankara'da Anayaso
Türkçede yüz kelimesinin değişik anlamları; yüz sayısal rakamı, Kürtçesi sed. İnsan yüzü, Kürtçesi rû. Suda yüzmek, Kürtçesi sobanî, ajnekirin, melevanî. Koyun yüzmek, Kürtçesi gurandin. Görüldüğü gibi Türkçe'de bir kelimenin birkaç anlama gelmesine karşılık Kürtçe'de her anlamın ayrı bir kelimesi veya birkaç kelimesinin bulunuşu zenginliğini tescil eder. Yine Türkçede KONUŞMAK kelimesine karşı Kürtçede kullanılan kelimeler şunlardır; PEYWANDIN, AXAFTIN, QISEKIRIN, QALKERDIŞ, MUJOLİ - ŞORKIRIN... dahası da var.
Sayfa 61 - AvestaKitabı okudu
Gardiyandan Daha Özgür
Bir zaman evine konuk olduğu MİT Müsteşarı "Kürtlerin aslında Türk olduğunu, saygıdeğer bir generalimin yazdığı kitaptan öğrendiğimde çok şaşırdım Melik Bey" dediğinde şu cevabı verdi: " Sayın general, ben batı basınını takip edecek kadar dil bilirim, Yunan'dan skolastiğe, Farabi'den Biruni'ye felsefe bilirim. Siz bana oturmuş Dede Korkut masallı anlatıyorsunuz. Oldu mu şimdi!"
Sayfa 13 - AvestaKitabı okudu
Abdul Melik Frat
1955-56'da milletvekilliğinden önce İsmet İnönü'yle satranç oynadı. Oyun sırasında İnönü, "Arapça ve Farsça kelimeleri çok güzel konuşuyorsun, nereden öğrendin bunları?" diye sorar. Melik Bey, "Sayenizde" diye cevaplar. Şaşırır İnönü, "Nasıl?" diye sorduğunda, Melik Bey; "Ben Şeyh Said'in torunuyum. Bizi sürgüne gönderiniz. Kamptaydık, dışarı çıkamadığımız için Arapça, Farsça öğrendik. Eğer göndermeseydiniz bilmezdik" der. Başını sallayarak sadece "Öyle mi?" der İsmet Paşa.
Reklam
Haço
Diyarbakır dört kapi Git bak o yar ne yapi!
Sayfa 103 - Aras yayıncılıkKitabı okudu
Haço
Diyarbakır dört köşe, İçinde billur şişe Allah sabırlar versin Yarinden ayrılmışa.
Sayfa 113 - Aras yayıncılıkKitabı okudu
Kobay
Hiç para her şeye yetiyordu, biraz para hiçbir şeye yetmez oldu.
Sayfa 85 - İletişim YayınlarıKitabı okudu