Mahir Ünsal Eriş'in diğer kitapları gibi Sarıyaz da samimi anlatımıyla gönlümde yer edindi.. Çok zorlamadan, süslemeye çalışmadan tam anlamıyla "içten geldiği gibi, içten geldiği şekliyle" yazılmış hissi veriyor.
Hepimiz bir kıyı kentinde sarıyaz vakti deprem sonrası sahilde çimlere oturmuşuz, tüm bu hikayeler de tam olarak bizim hayatımızda veya hemen yanı başımızdaki insanların hayatında yaşanıyor sanki..
Yeni kitapları beklerken beklentim biraz yükseldi, Sarıyaz'ın tanıtımını okuyunca da kesişen hayatların öyküleri konusu biraz heyecanlandırdı. Ondandır; ucundan kıyısından birbirinin hayatına değen insan hikayeleri yerine çok daha birbirinin içine geçen öyküler beklemişim, o beklentimi tam doyuramasa da kurgunun çok iyi olduğunu söylemeliyim.
Her öyküde sarıyaz betimlemesi birbirinden çok farklı kelimelerle, tabirlerle yapılmış, ancak hepsi de insan zihninde aynı görüntüyü/hissi uyandırıyor. Bu kısmını da çok başarılı buldum.
Tadı damağımda kalan, keşke daha uzun olsaydı, "Mahirciğim koca kentten birkaç kişinin öyküsünü daha katsaydın ya" dediğim bir kitaptı, avuntum Kara Yazı 'nın da aynı dönemde çıkmış olması.
İyi ki var, iyi ki yazıyor... Hep yazsın, hep okuyalım!