Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dila.

136 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Mahir Ünsal Eriş'in diğer kitapları gibi Sarıyaz da samimi anlatımıyla gönlümde yer edindi.. Çok zorlamadan, süslemeye çalışmadan tam anlamıyla "içten geldiği gibi, içten geldiği şekliyle" yazılmış hissi veriyor. Hepimiz bir kıyı kentinde sarıyaz vakti deprem sonrası sahilde çimlere oturmuşuz, tüm bu hikayeler de tam olarak bizim hayatımızda veya hemen yanı başımızdaki insanların hayatında yaşanıyor sanki.. Yeni kitapları beklerken beklentim biraz yükseldi, Sarıyaz'ın tanıtımını okuyunca da kesişen hayatların öyküleri konusu biraz heyecanlandırdı. Ondandır; ucundan kıyısından birbirinin hayatına değen insan hikayeleri yerine çok daha birbirinin içine geçen öyküler beklemişim, o beklentimi tam doyuramasa da kurgunun çok iyi olduğunu söylemeliyim. Her öyküde sarıyaz betimlemesi birbirinden çok farklı kelimelerle, tabirlerle yapılmış, ancak hepsi de insan zihninde aynı görüntüyü/hissi uyandırıyor. Bu kısmını da çok başarılı buldum. Tadı damağımda kalan, keşke daha uzun olsaydı, "Mahirciğim koca kentten birkaç kişinin öyküsünü daha katsaydın ya" dediğim bir kitaptı, avuntum Kara Yazı 'nın da aynı dönemde çıkmış olması. İyi ki var, iyi ki yazıyor... Hep yazsın, hep okuyalım!
Sarıyaz
SarıyazMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 20194,131 okunma
Reklam
118 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Ertelemeyi bir sorun olarak algılamak yerine; akışına bıraktığınızda odaklandığınız işin yanında bir çok işi halledebileceğinizi; mükemmeli hedeflemek ve başarısız hissetmek yerine, ortalama ancak başarılı olacağınızı anlatıyor. yalnız bunu anlatırken yazar aslında kendi yaşamını anlatıyor size yapılacaklar listesi vermiyor... belki bu yüzden samimi. Anlatımı keyifli, kitaptan çok blog yazısı okumak gibiydi. Ancak bir süre sonra aynı şeylerin sürekli tekrarı yormaya ve sıkmaya başladı.Kitap aslında oldukça kısa (118 sayfa oluşuna bakmayın; geniş kenar boşluğu ve büyük puntolarla 118 sayfaya çıkarılabilmiş.) ancak buna rağmen tekrarlanan yerler çok fazlaydı... Özetle; fikir çok hoş, başlangıçta çok ilgi çekici ama sona doğru artık bitsin! dediğim bir kitap oldu.
Erteleme Sanatı
Erteleme SanatıJohn Perry · Sel Yayıncılık · 2014726 okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
Kitap size bakış açınızda, günlük yaşamınızda, tüketim alışkanlıklarınızda ve benim için en güzeli "çöp üretim alışkanlıklarınızda" nasıl dengede durabileceğinizin fikrini veriyor. Bunu da "bunu bunu yapın" diye samimiyetsiz maddeler şeklinde vermiyor. Aslında sadece İsveçlilerin "normal"ini yani "dengesini" anlatıyor, siz onları okudukça söz konusu fikirleri kendiniz geliştiriyorsunuz. "Bir kitap okudum hayatım değişti" demek imkansız tabi ancak kitabı okurken kafanızda sürekli yeni ampuller yanıyor; "İsveçlilerin böyle yaptıklarını ben kendi günlük yaşamımda şöyle yapabilirim" diye.. Değişmeye, dengeye gelmeye ve "nasıl daha iyi, daha verimli, daha dengeli yaşayabilirim?" düşüncesinde ve çabasında olan insanların kitaptan çok şey alabileceklerine inanıyorum, okumuş olmak için okuyan insanlara <tatlı, renkli, fotoğraflı ama öylesine> bir kitap olarak gelmesi de bu yüzden çok normal.
Lagom
LagomLinnea Dunne · Pegasus Yayınları · 2018341 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
9/10 puan verdi
Türkiyenin en uzun yürüyüş rotası olan Likya Yolunu yürümek isteyenler için rehber kitap. Yürüyüş öncesi okumak hazırlanmak açısından önemli ama yürüyüş sırasında çantanızın hemen elinizi atıp alabileceğiniz bir yerinde olması çok çok önemli. Çünkü kitabın büyük kısmı "..500 metre ilerle sapaktan sağa dön, 1 km kadar dik patikadan aşağı in.." gibi rota anlatımlarından oluşuyor. Bu açıdan tam bir rehber. Ancak onun dışında, yürüyüşe gitmeyecekseniz veya hemen gitmeyecekseniz, elime alayım keyifle okuyayım dediğinizde bu güzergah detaylarından oldukça sıkılabilirsiniz. Kitabı şu an için yarım bıraktım denebilir çünkü sadece kitabın başındaki genel bilgileri yürümeyi planladığımız rotaları ve sayfalarda aralara serpiştirilmiş (çerçeve içinde verilmiş) bilgileri okudum, henüz yürüyemeyeceğim rotaları şimdi okumak sadece kitabın elimde sürünmesine yol açacaktı. Anladığım kadarıyla okuyan birçok kişi de bu şekilde okuyor. Bunun dışında; Likya Yolu rotası çok büyük bir emeğin ürünü, kitabın detaylarında bunu görebiliyorsunuz. Bilgiler gerçekten çok iyi, orayı en iyi bilen kişiler tarafından yazılmış. Yürüyüşünüzde size eşlik etmesi için kitapla birlikte verilen (içinden çıkan) bir harita da var ancak bu harita 540 km'lik tüm yolu kapsadığından kendi planladığınız parkurlarda kullanmanız açısından mucizevi yardım beklemeyin.
Likya Yolu
Likya YoluKate Clow · Hil Yayıncılık · 201520 okunma
284 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Kitap Murathan Mungan'ın 2002'de Milliyet'in Kültür Sanat ekinde yazdığı yazılardan oluşuyor. Sadece kültür-sanat yazılarıymış gibi düşünmemek gerek. aslında hayatla, kendi hayatıyla, yaşama telaşıyla ilgili birçok düşüncesine yer veriyor.. ve tabi ki birçok konuda bilgi var, okurda bir merak uyandırıyor..Çoğu yerde bunu araştırmalıyım diye not aldım. Sanırım Murathan Mungan'ın denemelerinden çok keyif aldığımdan, kitap bence çok iyi ve ilgi çekiciydi. Sevdiğiniz yazarın birçok konudaki fikrini okumak, aaa bu konuda da mı bu kadar bilgiliymiş diye şaşırmak ve bir daha böyle bir şeye şaşırmanın anlamsız olduğunu düşünmek kitabın güzelliklerindendi. Ayrıca kitap farklı konuları çok uzun olmayan sayfalarla anlattığından, elden bırakıldığında geri dönmesi oldukça kolay. Bu açıdan da keyifli bir süreçti. Özetle, Murathan Mungan sevenler için okunması gereken bir kitap ama Murathan Mungan'ın okurları için çok büyük nimet.
Hayat Atölyesi
Hayat AtölyesiMurathan Mungan · Metis Yayıncılık · 2009139 okunma
Reklam
240 syf.
2/10 puan verdi
Bu kitap sahafta karşıma çıkınca deli gibi sevinmiştim gözüm başka kitap görmedi... Okuduğumdaysa hayal kırıklığına uğradım. Evet Barış Abi'yi anlatıyor, belki de Barış Abi'nin çok bilmediğimiz/görmediğimiz yönlerini onun çok yakınındaki birinden dinliyoruz, ama bu kadar kopuk kopuk, bu kadar yüzeysel ve bu kadar alelacele olmamalıydı bence... Kitaptan anlatım açısından pek bir tat alamadım, cümleler dahi doğru düzgün kurulmamış, sanki biri oturmuş çağrışımlarla yüzlerce anı parçasını arka arkaya anlatmış, dinleyen kişi de noktasına virgülüne dokunmadan öylece yazıya geçirmiş gibi.. Çok çok eksik kalmış, çok çabuk "hadi kitap olsun" diye yazılmış gibi geldi bana.. Anlatılan kişi Barış Manço gibi çalıştığı her konuda titiz ve ince düşünceli biri olunca bu kitabın yüzeyselliği ve baştansavma anlatımına biraz içerledim açıkçası.
Hala Yazıp Çizecek Birkaç Satırım Kaldı
Hala Yazıp Çizecek Birkaç Satırım KaldıTamer Şahin · Truva Yayınları · 201323 okunma
144 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Daha önce elime alıp okuyamayınca bırakmıştım. Şimdi başladığımdaysa soluksuz gitti. Marquez çok iyi bir romancı ve çok çok iyi bir gazeteciymiş. Bu kitabın dilinde ve anlatımının renkliliğinde bu ikisinin mükemmel birleşimi görülüyor. Sosyalizmi okumuşuzdur ama bu kadar günlük hayatın içindeki detaylarla okumamışızdır belki.. İlgi çekici konular, yaşantılar ama bu kadar güzel yazılmasa bu kadar keyifle okuyamazdım sanırım... Ancak kitapla ilgili bir keşkem şu: bazı yerlere "çevirmen notu" gibi not düşülebilirdi belki.Ben çok yerde kitabı bırakıp Google'a kelimeleri-kavramları danıştım.
Doğu Avrupa'da Yolculuk
Doğu Avrupa'da YolculukGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20161,112 okunma
208 syf.
2/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitabın arka kapağını okuduğumda inanılmaz heyecanlandım, öyle güzel "reklam" olmuş ki o arka kapak.. Orda yazana göre; konusu harikaydı, ve yazar bu konuyu öyle güzel ele almış, farklı zamanlardaki olayları öyle iyi harmanlamış, öyle etkileyici bir dil ve anlatım yolu kullanmıştı ki kitap şimdiden bir klasik olmaya adaydı. Güzel reklam doğrusu. Okumaya iştahla başlamıştım ancak "tekrar anlatım"larla birkaç kez karşılaştıktan sonra çok ciddi hayal kırıklığım oldu bu kitap... Yazarın elinde inanılmaz etkileyici bir hikaye var bu nokta çok önemli. Dede - Baba - Oğul 'un hayatını paralel bir anlatımla götürmeye çalışıyor hikayede, buna ek olarak geri dönüş - çok ileriye gidiş diyebileceğimiz bir zaman atlamalarını da bu anlatıma ekliyor. Fikir olarak harika ama elinizdeki kitapta uygulamasını görünce ciddi hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz aynı enstantaneyi önceki sayfalarda zaten 2-3 kez okumuşsunuz, bakıyorsunuz bu 2-3 kez aynı şeyi anlatan cümleler de neredeyse birbiriyle aynı.. Bu aşırı tekrarlama, anlatımı coşturmayı amaçlarken okuyucuyu hayli sıkıyor. Bölümler ve bölümlerin içinde madde madde ayrılmış paragraflardan oluşuyor kitap, zaman zaman o kadar karıştı ve tekrar etti ki "acaba yazar paramparça yazmış da birleştirirken, sıralamada hata mı yapmış" diye düşündüm... Arka kapağını okuduğumdan beri kitap konuştuğum herkese överken, okuduktan sonra neredeyse "aman sakın okumayın" diyecek düzeye geldim.Benim için mükemmel bir hikayenin çok kötü bir anlatımından ibaretti..
Bir Düşüşün Güncesi
Bir Düşüşün GüncesiMichel Laub · Kafka · 201791 okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitap Murathan Mungan’ın kısa kısa notları, bazen 1-2 sayfaya kadar uzayan kısa yazılarından oluşuyor. Bir olay örgüsü, kronolojik bir sıralama veya konu bütünlüğü var diyemem okur gözüyle, ama bence kendisi bu sıralamayı çok özenle yapmıştır, ondan eminim. Bu kısa notlar hemen her şeyle ilgili (veya ilgili olabilir). Yabancı filmlerin
189 Sayfa
189 SayfaMurathan Mungan · Metis Yayıncılık · 201477 okunma
72 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Yalınlığıyla, minik vurgularıyla ve dönüp dönüp okuduğun dizeleriyle; kısacık bir öğleden sonrası molasında insanı gündelik koşturmacasından koparıp sakin bir sahile, serin bir ağaç altına, mırıl mırıl bir derenin kıyısına götürüyor.. Damakta ne de güzel tat bırakıyor...
Bazı Yazlar Uzaktan Geçer
Bazı Yazlar Uzaktan GeçerMurathan Mungan · Metis Yayınları · 2009363 okunma
Reklam
152 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Can Dündar'ın 1996'ya kadar yazdığı köşe yazılarının bir derlemesinden oluşuyor kitap, derlemedeki yazıların odak noktasında ise medya var. Medyadaki değişimler, bunun topluma etkisi eksi ve artılarıyla, birçok katkıyla ve en insancıl yoldan yergiyle anlatılmış. Televizyonun hayatımıza etkisi, siyasetçi davranışları ve imaj takıntısı ve medyanın bunu körüklemesi gibi konuları okudukça "96'dan 2017'ye ne değişmiş ki?" diye düşünmeden edemiyor insan... Bu yüzden; elimdeki kitap sahafta bulunmuş bir 2005 basımı olmasına rağmen, çoğu paragrafın yanına "Temmuz-2017" notunu düştüm, sanki Can Dündar şimdi söylemiş gibi güncel ve gerçekti çünkü cümleler. Peki Can Dündar çok mu ileri görüşlü bu yazılarında? Onu bilemem. Ama emin olduğum şey; derlemedeki birçok yazıyı ordan alıp şimdi bir gazetede köşe yazısı olarak yayınlasa hiç de sırıtmaz ve kimse de bu cümlelerin 20 yıldan daha eski olduğunu fark etmez. Bunun dışında, köşe yazısının yapısı gereği, yorumlanacak konunun/olayın özeti girizgah olarak pek sunulmaz. Bu nedenle yazıların yazıldığı dönem küçücük çocuk olduğum için, bahsedilen konuyu bilmediğimden veya televizyonda günlerce gösterilmiş bir şeyi hatırlayamadığımdan dolayı bazı yazılar/bölümler/cümleler bana çok yabancı geldi. Evet güzel bir yorum: bir şey hakkında. Ama bu "şey" nedir bilmeden, okuduğum cümleler biraz havada kaldı. Belki sonraki basımlarda bununla ilgili bir şey yapılmış olabilir, emin değilim. Özetle; kısa sürede çok keyif alarak okuduğum, minik detaylarla büyük düşünceleri şekillendirmeye yardımcı olan bir kitaptı benim için...
Yağmurdan Sonra
Yağmurdan SonraCan Dündar · Can Yayınları · 2015629 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
İç yangını aynı noktaya bağlanan erkek hikayelerinin birleşimi... Tüm hikayelerin sonunda hep bir buruk gülümsemem oldu. sanırım benim için en önemli ortak noktası buydu. Güçlü ve sade bir anlatımı var; fazla söze, süslü cümlelere ihtiyaç duymadan içine dokunuyor insanın. En etkileyici öykünün "Bağımsız Organ" olduğunu düşünüyorum, adım adım çöküşün, dibi görmenin ve hatta "daha da dibini görme arzusu"nun öyküsü çünkü. Murakami'ye nereden başlamalı diyenlere önerebileceğim bir kitap; kısa öykülerle fazla yorulmadan iyi bir izlenim edinebilirler. Bunların dışında; kitapta geçen hemen her şarkıyı (özellikle caz parçalarını) üşenmeyip arayıp dinlediğinizde içinizde Murakami'ye teşekkür etme isteği artıyor. Okuduğum her kitabında müzik zevkine hayranlığım kat kat artıyor...
Kadınsız Erkekler
Kadınsız ErkeklerHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20183,991 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
·
32 saatte okudu
Çeviri şiire fazla uzağım.Mesafeli kalıyorum; tam anlamıyla anlayamıyorum ve hissedemiyorum o dizeleri. Bu yüzden belki sadece "tanıdık bulduğum" dizelerin keyfi benimkisi... Neruda'ya nereden başlamalı derken elime geçen ilk kitabı bu oldu; şansa.. Yeni bulunmuş şiirleri; yani o tüm dünyanın bildiği dizeler değil aslında... Diğer şiirlerini; o ezbere söylenen dizelerini daha önce okumuş ve sevmiş insanlar bu kitaptan çok daha fazla keyif alabilirler. Ama başlangıç için iyi bir seçim değil. Kitabın sonuna doğru şiirlerin Tıpkıbasımları var. kimi koparılan not defteri kağıtlarına yazılmış, kimi yemek menüsüne kimi ise bir müzik programı broşürüne... En sonda da, genişçe bir notlar bölümü var. her şiirin nerede/nasıl bulunduğunu, bazı küçük açıklama ve yorumları içeriyor. Beğenmedim değil; oldukça beğendim. Ama dediğim gibi belli bir mesafeden fazla yaklaşamadım. Hakkını veremediğimi düşünüyorum bu yüzden. Kitaplığın "Yeniden Okunacaklar" rafına koymam gereken bir kitap oldu.
Ayaklarına Dokunurum Gölgede
Ayaklarına Dokunurum GölgedePablo Neruda · Can Yayınları · 2017368 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Ne iyi etmişsin de Aşk Şiiri Seçkisi yapmışsın! diyesi geliyor insanın.. Murathan Mungan Külliyatını ömür bitmeden bitirmeyi hayal eden biri olarak; ara ara dönüp böyle seçkilerde bazı şiirler, bazı dizelerle tekrar karşılaşmak gerçekten mutluluk verici. Eski dostla, bir anıyla karşılaşmak gibi.. Hatta belki de "eski sevgiliyle yıllar sonra bir kahve içmek gibi..." Yalnız bir Opera: her okuduğumda ayrı bir, kederle karışık, huzurun sonradan bulunmuş hali... Terastaki Havlu: İmge, imge, imge! ...ve Kayıp Pena: kayıp bir pena rastgele bir kitabın içinden düştüğünde nasıl hissetmişse Mungan, şiire her rastladığında aynen öyle hissediyor insan. Murathan Mungan şiirlerinin geneline söyleyecek pek de bir şey bulamam, ancak seçki yeteneğine değinmeden geçemeyeceğim burada; sayfalar ilerledikçe farklı yıllarda yazılmış ve farklı kitaplarda yayımlanmış şiirlerin aslında bağlantılı olduğunu, belli bir sıralamayla gittiğini fark ediyorsunuz. Bence bir yazarın/şairin yazmaya başlamasından bu yana içinden geçtiği tüm duygusal dönemleri hissedebilmek adına bu çok çok önemli..
Aşk İçin Ne Yazdıysam
Aşk İçin Ne YazdıysamMurathan Mungan · Metis Yayıncılık · 2016267 okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kitabın konusu ve "kurgu" havası yaşatmaması oldukça etkileyici. İktidarın/Diktanın elindeki televizyonda yayınlanan 15 dakikalık (Bettini'nin demesiyle bir avuç saniyecik!) bir reklam filminin yapımını; aslına bakarsanız halkın diktatörünü, hem de diktatörün "göstermelik demokrasisi" ni kullanarak devirme sürecini başlatan o kıvılcımı okuyoruz... Ufkumu açtığını söylemeliyim. Her zaman umut var. Her zaman... Diğer yandan, konu olarak değil de anlatım olarak bir şeyler söyleyeceksem; Açıkçası okduğum sayfa sayısı arttıkça minicik detaylarda boğulup Gökkuşağı Günleri'ni kaçıracağımdan korktum... Konu böylesine heyecan vericiyken daha coşkulu bir anlatım beklemiştim doğrusu.Ama bir başkaldırı sessiz sakin anlatıldığında da ayrı bir keyif veriyormuş. Bunu görmüş olduk. Bazı bölümlerin kültürel vurgularla yalnızca Şili halkının anlayabileceği şekilde yazılmış olduğunu düşünüyorum. Yazarın kitabı "30 yıl sonra bütün dünya bunu okuyacak" düşüncesiyle yazmadığını varsayarsak; bu noktalara birkaç çevirmen notu iyi gidebilirdi...
Gökkuşağı Günleri
Gökkuşağı GünleriAntonio Skarmeta · Kırmızı Kedi Yayınları · 201551 okunma
179 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.