yaşamın bir varsayımdı. yaşlanıp ölenler bir geçmiş yığınıdır. insan onları düşününce, oldukları şey gelir gözünün önüne. seni düşündüğümde olabileceğin şey geliyor. sen bir olasılık yığını oldun, hep öyle kalacaksın.
şurada seninle konuştuğuma göre, gerçekten ölü müsün?
yaşıyor olsaydın, arkadaş mıydık acaba? ben öteki çocuklara daha çok bağlıydım. ama farkında olmadan, zamanla koptum onlardan. yeniden görüşmeye başlamamız için bir telefon yetebilirdi. hiçbirimiz kavuşmanın yaratabileceği düş kırıklığını göze alamadık. senin sessizliğinse bir söz sanatına dönüştü. ama onlardan, hâlâ konuşabilmelerine karşın ses çıkmıyor. kendimi onlara onca yakın hissetmiş olsam da, aklıma gelmiyorlar. ama eskiden uzak, soğuk, gizemli duran sen, şimdi yanı başımda ışıl ışıl parlıyorsun. içime bir kuşku düştüğünde, sana danışıyorum. verdiğin yanıtlar onların verebileceklerinden çok daha doyurucu geliyor bana. nerede olursam olayım, hep yanımdasın. yok olup giden onlar. sense varlığını en çok hissettirensin.