Uzay-analistlerinin mizaç olarak içine kapanık ve çoğunlukla uyumsuz kişiler olması şaşırtıcı bir durum değildir. Hayatlarının büyük bir bölümünü yıldızların arasındakı korkutucu boşluğu kaydederek, yalnız yaşamaya adamak, son derece normal birinden beklenmeyecek türden bir davanıştır. Belki de bu gerçeği fark eden Uzay-analisti Enstitüsü resmi sloganını nüktedan bir şekilde, "Hiçliği Analiz Ediyoruz," olarak belirlemiştir.
Sayfa 48 - Rikin okuduğu Uzay-analizi'yle ilgili bir makaledenKitabı yarım bıraktı
Bilmediğin duyguları anlamak her zaman iyi olmaz. Çünkü duygular aldatıcıdır. Dünya senin bildiğinden tamamen farklı görünecektir. Etrafını saran en küçük şeyleri tehlikeli bir silah gibi hissedebilirsin, sıradan bir yüz ifadesi ya da bir söz diken gibi canını da acıtabilir. Yol kenarlarındaki taşlara bir bak! Hiçbir şey hiss edemezler ama sürekli zarar görürler. Üzerlerinde insanların tepinip durduklarını bile bilmezler. Gelgelelim, günde onlarca defa vurularak, basılarak, yuvarlanarak, kırılıp parçalandıklarını bilseydiler bu taşların keyifleri nasıl olurdu?
İnsanlar uzaktayken elden bir şey gelmez deyip trajediye gözlerini kapatırlar ancak korkduklarını bahane ederek yanlarında olan olaylara da yaklaşmazlar. İnsanların geneli hissederler ama harekete geçmezler. Acıyı paylaşdıklarını söylerler ama hızlıca unutuverirler. Benim anladığım kadarıyla bunların hiçbiri hakikat deyildi.
Ben, böyle bir hayat sürmek istemedim.
Demem o ki benim anladığım kadarıyla sevgi denilen şey, uç bir kavramdı. Yani doğru dürüst tanımlanamayan bir şey zorla bir kelimenin içine tıkıştırılmıştı. Ne var ki bu kelime de aşırı derecede kullanılmaktaydı. İnsanlar, sırf keyfimiz yerinde ya da teşekkür ederiz demek içib sevgi kelimesini umursamazca ağızlarını alıyorlardı.
Doktorun dediği gibi "sıradanlık" zordu. Herkes "sıradan" ifadesini önemsiz bir şey olarak düşünür ve basitçe ağzına alırdı ama kelimenin barındırdığı sadeliğe sahip olan kaç kişi vardı ki?
Bu öykü, her zaman ve sadece bir tek doğru cevap seçeneği sunan annemin öğretisine biraz ters düşüyordu ama bu türden bir neticenin kötü olmadığını düşündüm. Sanki bu dünyada kesin bir cevabın olmadığı mesajını veriyor gibiydi. Yani bu, başkalarının sözleri ya da hareketleri için ille de belirli bir karşılık vermeye gerek olmadığı anlamına gelmiyor muydu? Çünkü sonuç olarak herkes birbirinden farklıydı. Belki benimki gibi normalden uzak bor tepki vermek de kimine göre pekala doğru bir yanıt ola bilirdi.
Cesur olmanın iyi bir şey olduğunu düşünmek yanlışdır. Çünkü korku, yaşamı sürdürmek için içgüdüsel bir savunma mekanizmasıdır. Korkunun bilinmemesi yüreklilik değildir.