Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan, içinde bir yabancıyı barındırır: yazmak, işte o yabancıya ulaşmaktır. Budur ya da hiçbir şey değildir.
Yazının başına oturabilmek için kendinizden daha güçlü olmanız gerekir , yazdığınız şeyden daha güçlü olmanız gerekir.
Reklam
Kitap
Natalie' nin en çok sevdiği üç kitap Belle du seigneur, Albert Cohen Sevgili, Marguerite Duras Ayrılık, Dan Franck
Söz Otoyolu
Kitaba benzemeyen şu kitapta her gün,bütün öbürlerine benzeyen,sıradan bir gün boyunca yaptığımız gibi, her şeyden ve hiçbir şeyden söz etmek isterdim.Sözün büyük otoyoluna, anayoluna dalmak,hiçbir özel şey üzerinde eğlenmemek. Anlamın dışına çıkmak,hiçbir yere gitmemek,belli bir bilgi yada bilgisizlik noktasından yola çıkmaksızın konuşmak ve sözlerin itiş kakışı arasında rastgele bir yere varmak olanaksızdır. Yapamayız bunu. İnsan aynı anda hem bilip hem bilmemeyi başaramaz. Bundan ötürü, söz konusu otoyol olmasını istediğim, aynı anda her yere gitmesi gereken şu kitap, her yere birden gitmek isteyen, ama bir seferinde yalnız bir tek yere giden, yeniden yola koyulan bir kitap olacak, susarsa o başka, ne var ki susmak da kâğıda dökülemiyor.
Tek bir varlığa, denetimsiz biçimde bağlanmak kadına özgüdür.
Bunu yineliyorum. Bunun pek çok yinelenmesi gerekir. Bir kadının işi, kalkışından yatışına dek, bir savaş günü kadar çetindir; bir erkeğin iş gününden daha çetin , çünkü o, kendi zamanını başka kimselerin, ailesinden insanların ve dış kuruluşların zamanına uydurarak kullanmak zorundadır.
Reklam
Bir erkek davranışını sessizlikle anlatmak çok daha zordur, çok daha yapaydır, çünkü erkekler sessizlik değildirler. Eskiden, çok çok eskiden, binlerce yıldan beri,sessizlik kadın demektir. Dolayısıyla, edebiyat da kadın demektir. İster kadınlardan söz edilsin, ister kadınların kendileri edebiyata el atsın,kadınlardır edebiyat,
Kimi zaman, geçmeyen olay, günün en önemli şeyiydi. Hiçbir şey geçmeyince,düşünme en öne çıkıyordu.
Anamın tasarladığı gibi bir ev,gerçekten de bizler içindi. Aynı evi bir erkek ya da bir sevgili için kuracağını hiç sanmam. Erkeklerin bütünüyle habersiz oldukları bir etkinliktir bu. Ev yapabilirler kuşkusuz,ama yaratamazlar.İlke olarak,erkekler çocuklar için hiçbir şey yapmazlar. Somut olarak.Sinemaya ya da gezmeye götürürler. Sanırım o kadar. İşten döndüklerinde çocuk, temiz, üstü değiştirilmiş, yatmaya hazır olarak gelir kucaklarına. Mutlu. Erkeklerle kadınlar arasında dağlar kadar fark vardır.
Kadınla erkek her şeye karşın birbirine benzemez. Analık,babalık değildir. Analık kadın bedenini çocuğuna,çocuklarına bırakır, çocuklar onun üzerinde bir tepeye çıkmış,bir bahçeye girmiş gibidirler; onu yerler,üstünde tepinirler,uyurlar;kadın çocukların kendisini yiyip bitirmesine göz yumar ve onlar gövdesinin üstündeyken zaman zaman uyur. Babalıktaysa böyle bir şey hiçbir zaman olmayacaktır.
Reklam
Öyküm falan yok. Tıpkı yaşamımın olmayışı gibi. Öyküm her gün, her günün her anında,yaşamın şimdiki zamanında toz olup gidiyor ve hani şu:'yaşamımız' denen şeyin ne olduğunu açık seçik görebilme olanağım yok. Yalnız ölüm düşüncesi beni derleyip toparlıyor. Öteden beri, herhangi bir yaşayış biçimine yaklaşabilmek olanağından yoksunmuşum gibi yaşadım. İnsanların yaşamlarını anlatırken dayandıkları şey nedir, merak ediyorum.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.