Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mustafa arslan

mustafa arslan
@marslaan
Oku.
Mühendis
İstanbul
12 okur puanı
Nisan 2024 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
mustafa arslan

mustafa arslan

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Dervişin Teselli Koleksiyonu
Dervişin Teselli KoleksiyonuMecit Ömür Öztürk
9/10 · 6,9bin okunma
Reklam
96 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Satranç
SatrançStefan Zweig
8.4/10 · 237,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendin olarak var olmana önem verildiğini hissetmek sağlıklı ilişkinin vazgeçilmezidir. Birinin eksiğini, ihtiyacını karşılamak için değil, yaşam dansı için berabersiniz. Zamanla müziğin türü ve ritmi değişir ama dans daha derin bir anlam kazanarak devam eder.
Ben kendi adıma ısrarla ama ısrarla iki yaşından itibaren bir çocuğun ailede o yaşa uygun, gelişimine uygun sorumluluklarının olması gerektiğinin altını çiziyorum. Bu, tuzluğu alıp mutfağa götürmek olabilir. Oyuncaklarını toplamak olabilir. Yani elindekini kırıp dökse bile kendisine zarar vermeyeceği ufak görevler... Bir de unutma; bunu doğal olarak yapacak, onu övmeyeceksin. Yani görüyor diye gözünü övüyor musun? Hayır. Çocuk da o ailenin bir bireyi olarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirecek.
Reklam
Sohbetin tüm aile arasında haftada en az bir kere olması gerektiği üzerinde ısrarla duruyorum. Çünkü en güçlü tanıklık ortamı tüm aile bir aradayken oluşur. Çocuk iki yaşında bile olsa ona da üç dört dakika vereceksin. Hatta bir aylık bile olsa herkes ona bakacak, sadece bakacak. O ne yapıyorsa sevgiyle, önemsenerek bakıldığını bilecek. "Ben varım, ben ailemin bir parçasıyım," duygusu önemli ve bunu bebekler bile hissediyor
Başkasıyla sohbet edebilmek için kişinin öncelikle kendisiyle sohbet etmeyi öğrenmesi gerekir.
Geçenlerde bir ekran sohbetine katılmak için televizyon kanalına gidiyordum. Şivesinden anladım ki şoför Karadenizliydi.Konuşmaya başladık, laf lafı açtı. ''Nereye gidiyorsun?'' diye sordu, söyledim. Belli ki hayatın içinde yetişmiş bir esnaf... Cevval bir adam... Açık sözlü de. ''Sen kimsin,senin alamnın ne?'' diye sordu. Yani aslında kendince, ''Sen kimsin ki, oraya çağırıyorlar?'' demek istemişti. ''Ben,'' dedim, ''insan ilişkileri konusunda kitap yazan biriyim.'' ''Nedir yani insan ilişkileri?'' diye sordu. Örneklerle anlatmaya çalıştım. ''Şimdi mesela bir babanın, 'Kızım su ver,' dediğini düşüm. Halbuki ' Hatice,kızım su ver' dese ne kadar güzel olur''. Bunun üzerine ''Niye?'' diye sordu. ''Eh!'' dedim, ''O kızın bir tekliği var,bir ismi var. 'Kızım su ver' dediğinde her baba-kız ilişkisinde olan şeyi söylüyorsun ama 'Hatice, kızım su ver' dediğinde o çocuk kendi tekliğini hisseder.'' Bunu duyunca beni şaşırtan bir şey söyledi adam. Biraz amiyane tabirler kullandı ama daha iyi anlaşılması için olduğu gibi aktarayım. ''Oy!'' dedi, ''Ben hayvanın tekiyim. Şimdiye kadar hiç karımın ismini kullanmadım. ' Karı şunu ver, karı bunu yap, karı bilmem ne...' Ulan hayvan, bir kere karının ismini söylesene!'' Kendi kendine kızdı. ''Yahu hiç düşünmemiştim ben bunu!''
83 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.