Yan Taraftan Sevmek
"Küçüklüğümde uzun seneler oturduğumuz evdeki odamın camı sağımızdaki apartmanın yan tarafına bakıyordu. Ön cephesi pırıl pırıl boyalıydı apartmanın. Benim her gün saatlerce seyrettiğim yan cephe ise inşaat sıvasıyla duruyordu. En az on yıllık binaydı ama bir kez bile boyanmamıştı o taraf! Çok dikkat çekmeyen bir alan olduğu için gereksiz masraf olarak görmüş ve boyatmamışlardı muhtemelen. Ben daha o zamanlar, çocuk aklımla o duvara bakıp şuna benzer bir sonuca varmıştım. Herkes ve her şey, zayıf, acıklı ve masum yanlarını görünmez zannedilen yerlerinde gizleyip, diğerlerine gösterdikleri ön cephelerini ise süsleyip, güzelleştirip, bazen de acımasızlaştırıp, yan taraflarının kimse tarafından görülmediği yanılsamasıyla kendilerini kandırıyorlardı. Yanılıyorlardı ama. Birileri, sayıları az da olsa birileri için yan taraflar ön cephelerden daha önemliydi. Birini gerçekten sevmek istiyorsanız ya da sevip sevmediğinizden emin değilseniz, ona herkesin gördüğü ön tarafından değil de herkesten, sizden bile saklamak istediği yan tarafından bakmaya çalışın. Eğer yan tarafından da severseniz ya da seviyorsanız gerçekten seviyorsunuzdur..." Ali Lidar
Kimse masum değil..
Herkesi kendiniz gibi optimist sanarsanız , hep kaybeden taraf olursunuz. Art niyetli olanlar çok olduğu için insanlar neden ararlar..
Reklam
Çocukların öldüğü bir savaşta asla haklı bir taraf yoktur... Artık dayanamıyorum masum canların gözümün önünden birer birer gitmesine.
İstanbul Sözleşmesi, 'bal'ın içindeki zehir gibi Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Adnan Küçük, İstanbul Sözleşmesinin "Bal’ın içerisine zehir enjekte edilerek topluma servis edilmesi" olduğunu söyledi.KADEM'in İstanbul Sözleşmesi ile ilgili 16 maddelik açıklamasını yorumlayan Küçük, açıklamada
Gözyaşı
Gözyaşı her zaman masum olan mıydı? Kusursuz ve saydam mıydı? Her zaman güçlünün silahı olarak anılan bu şey ne? Gözyaşı kirletir mi bedenimizi yoksa kirlenmiş ruhumuzu temizler mi? Gözyaşı... Bu bir tür tılsım mı? Bu gözlerimden akan sadece çaresizlik mi? Yoksa çaresizliği asıl silah olarak kullanan gözyaşı mı? Gözyaşı duyguları mı temsil ediyor yoksa gerçeklere ayna mı tutuyor? Bu gözyaşı gerçek mi? ağlamadan da duygularımızı gün yüzüne çıkarabilir miyiz? Yoksa ağlamak bu işin asıl sırrı mı? Sanırım, gözyaşı kişiden kişiye değişiyor. Peki asıl haklı olan taraf... Ne yapmalı? O da mı ağlamayı seçmeli? Yoksa sadece sessizce oturup söz hakkının ona gelmesini mi beklemeli? Sorular, sorunlar, zorluklar... Hep bir arada. Bir bir insanın üstüne yığılıyorlar. Bu zor bir süreç. Belki de gerçekten de bir köşeye sessizce oturup beklemek gerekiyordur. Belki de o zaman sıra sana gelir. Belki o zaman anlaşılmaya değer görülürsün:)
Küçüklüğümde​ uzun seneler oturduğumuz evdeki odamın camı sağımızdaki apartmanın yan tarafına bakıyordu. Ön cephesi pırıl pırıl boyaydı apartmanın. Benim her gün saatlerce seyrettiğim yan cephe ise inşaat sıvasıyla duruyordu. En az on yıllık binaydı ama bir kez bile boyanmamıştı o taraf. Grinin en saçma hâli, abuk sabuk bir yan taraf! Çok dikkat çekmeyen bir alan olduğu için gereksiz bir masraf olarak görmüş ve boyatmamışlardı muhtemelen. Ben daha o zamanlar, çocuk aklımla o duvara bakıp bakıp şuna benzer bir sonuca varmıştım: Herkes ve her şey; zayıf, acıklı ve masum yanlarını görünmez zannedilen yerlerinde gizleyip, diğerlerine gösterdikleri ön cephelerini ise süsleyip, güzelleştirip, bazen de acımasızlaştırıp, yan taraflarının kimse tarafından görülmediği yanılsamasıyla kendilerini kandırıyorlardı. Yanılıyorlardı ama. Birileri, sayıları az da olsa birileri için yan taraflar ön cephelerden daha önemli. M.S.İNANÇ
Reklam
76 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.