Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

medicos

medicos
@medicos
İstanbul Tıp Fakültesi 22.
"Ben, bu dalın ve bu goncanın düşüşüne bakarken, saniyenin binde birinde Güzelliğin özünü sezdim. Evet, ben, on iki buçuk yaşında bir yumurcak, böylesine görülmedik bir şansım oldu, çünkü bu sabah, koşullar bir araya gelmişti: Zihin boş, ev sakin, güzel güller ve bir goncanın düşüşü. Bu yüzden Ronsard'ı düşündüm. Başlangıçta pek anlamasam da: Çünkü bu bir zaman ve gül sorunu. Çünkü güzel olan şey, geçerken yakalanandır. Güzellikle ölümün aynı anda görüldüğü, şeylerin o gelip geçen dış görü nümleri. Ay, ay, ay, dedim kendi kendime. Bunun anlamı, hayatın hep o güzellik ile ölüm arasındaki, hareket ile yokoluşu arasında dengede sürdürmek gerektiği mi? Canlı olmak belki de budur: Ölen anların ardından koşmak."
Reklam
"Görme sorusunu kendine sorabilmek için gün ortasında karanlıkta görebilir olmayı en az bir kez denemiş olmak yeter. Niçin görüyoruz? Kakuro'nun çağırdığı taksiye binerken ve bende kendi görebilecekleri şeyi (Mösyö Ozu'nun kolunda, hiyerarşi dünyasında biri) görmüş olan Jacinthe Rosen ile Anne-Hélène Meurisse'i düşünürken, bakışın, devingen suyu yakalamak isteyen bir ele benzediği gerçeği görülmemiş bir güçle yüzüme çarpıyor. Evet, göz algılar ama dikkatle bakmaz, inanır ama sorgulamaz, alımlar ama aramaz arzusuz, açlık yok mücadele yok."
"Bunu düşünürken, bu akşam, kalbim ve midem paramparça, sonunda kendi kendime hayatın belki de bu olduğunu söylüyorum. Fazlasıyla umutsuzluk. Ama aynı zamanda, güzel bir-iki an. Zamanın aynı olmadığı. Sanki müzik notaları zaman içinde bir tür parantez açıyor. Bir erteleme. Buradaki başka yer. Asla'daki her zaman. Evet, bu işte! Asla'daki her zaman."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Yargılamıyor muyum yani? Yo, yargılıyorum, tüm vaktimi yargılamakla geçiriyorum. Gözlerini sahte bir dehşet ifadesi içinde açıp, "Yoksa beni yargılıyor musunuz?" diyen insanlara çok kızarım. Tabii ki yargılıyorum sizi, hem de durmadan yargılıyorum. Vicdanı olan her varlık yargılama yükümlülüğüne sahiptir. Ama benim verdiğim hükümler "sanıklar"ın varoluşunu etkilemiyor. Takdir ediyorum veya takdirimi geri çekiyorum, nezaket ayarı yapıyorum, ek kanıtlar ortaya çıkıncaya kadar dostluğumu askıya alıyorum, uzaklaşıyorum, yakınlaşıyorum, yüz çeviriyorum, cezayı tecil ediyorum, her şeyin üstünden sünger geçiriyorum veya öyleymiş gibi yapıyorum. Muhataplarımın çoğu bunların farkına bile varmıyorlar."
"Sinirli alınganlıklarından olağanüstü haz duyan insanlar vardır, üstelik bu duyguları en üst düzeye çıktığında (ki bu pek sık olur) hazları da en üst düzeye çıkar. Öyle ki böyle anlarda aşağılanmış olmak, aşağılanmamaktan daha çok haz verir onlara. Bu sinirli tipler zekiyseler, yani sinirlenmesi gerekenin on katı sinirlendiklerini anlayacak durumdaysalar, sonraları büyük acılar içinde pişman olurlar yaptıklarına."
Reklam
"Birisi aşkın ne olduğunu sorarsa aşk, güllerin arasında esip kesilen bir rüzgardır sadece. Ama bazen de bir ömür boyu süren, ölüme kadar devam eden, koparılması imkansız bir mühür mumudur aşk."
"Linton'a olan sevgim ormanlardaki yapraklar gibidir. İyice biliyorum ki, kış ağaçları nasıl değiştirirse, zaman da benim sevgimi değiştirecektir. Heathcliff'e olan sevgim ise toprak altındaki değişmez kayalar gibidir. Görünüşte pek hoşa gidecek yanı yoktur, ama onsuz olmaz. Nelly, ben Heathcliff'im! O hep, ama hep benim aklımda. Bir zevk olarak değil, tıpkı benim de kendim için her zaman bir zevk olmadığım gibi, ama kendimmişim gibi, tıpkı o benmiş gibi! Onun için sakın bir daha bizim ayrılmamızdan söz etme."
"Hatıralar mutlu olsun, kederli olsun, hep acı verir; en azından benim için öyle; ama bu acı tatlı bir acı. Ve kalp ağırlaştığı, daraldığı, sıkıldığı, kederli olduğu zaman, o zaman hatıralar onu tıpkı sıcak bir günün ardından gelen rutubetli bir gecede çiy damlalarının zavallı, kurumuş, gündüz vakti sıcaktan kavrulmuş çiçeği canlandırması gibi aydınlatıp canlandırır."
"Hz. Peygamber (sav) Bir hadis-i şerifinde: "Emanet zayi edildiği zaman kıyametin kopmasını bekleyiniz. " buyurdu. Emanetin zayi edilmesi nasıl olur, diye sorulunca da iş ve vazife, ehli olmayan kimseye verilmeye başlandığı zaman kıyametin kopmasını bekleyiniz diye cevap verdi. "
"O halde beni ibadet ve itaatle hatırlayın ki ben de sizi sevap ve mağfiretle anayım; bana şükredin ibadetsizlik ve itaatsizlikle bana nankörlük yapmayın." Bakara, 152
Reklam
"Ey insanlar size kendinizden öyle bir peygamber geldi ki sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir." Tevbe, 128
"Ey benim hayatını israf eden kullarım. Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin." Zümer, 52
"İnsan, hayrı istediği kadar bazen şerri de ister. İnsan çok acelecidir" İsra, 11
“Karşınıza bir şey çıkıyor ve sizi teslim alıyor, siz de kendinizi bırakıyorsunuz, artık hesap kitap yapmıyorsunuz, hiçbir şeyden çekinmiyorsunuz ve artık yarım kalan bir şeyle yetinmiyorsunuz, hiç düşünmeden, hiç kuşkuya kapılmadan, hatta ayrımına varmadan alıyor ve veriyorsunuz; tehlikeye gülerek, kendinizi unutarak bakıyorsunuz; takatten kesilen bir akıl ve yoğunlaşan bir ruhla ilerliyorsunuz, ilerliyorsunuz..."
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.