Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

medicos

medicos
@medicos
İstanbul Tıp Fakültesi 22.
70 syf.
8/10 puan verdi
Lou Andreas Salome'u ilk kez Nietzsche Ağladığında kitabında duyup kişiliğinden etkilenmiş, merak etmiştim. Sonra kitaplarının olduğunu öğrendim ve o zamandan beri okumak istiyorum. Kalemini, görüşlerini az çok anlamak için kısa bir kitabıyla giriş yapmak istedim ve bu bakımdan güzel bir kitap seçmişim, önerilir. Kitabın başlarında Feniçka ile Max'in ilk karşılaşmalarındaki sohbetlerinde Max'in tavırlarından, kadınlara olan önyargısından, bir kalıbın içine sığdırmış olmasından o kadar rahatsız oldum ki Feniçka'nın yerindeydim sanki. Bir de o dönemde yaşıyor olduğumu düşünmek, baskıcı, okuyan kadınlara önyargıyla yaklaşılan bir ortamda eğitimimi sürdürme mücadelesi verirken hayal ettim kendimi ve şükrettim o dönemde yaşıyor olmadığıma, bir şeylerde ilerlemiş bazı kesin yargıları yıkmış olduğumuzu görmek güzel. İkinci karşılaşmalarından sonra aralarında gelişen dostluk, Max'in kadınlara önyargısının kırılıp daha geniş bir açıdan bakmaya başlaması, aşk hakkındaki tartışmalarını okumak çok keyifliydi benim için. Buraya kadar yine de ortalama bir kitaptı benim için fakat nispeten etkileyici bir sonla bitmesiyle kitap gözümde daha değerlendi diyebilirim. Bir de Nietsche, Freud gibi kişilikler ile arkadaş olmuş, tartışmalara girmiş, yaşadığı dönemde pek çok insanı etkilemiş bir kadının kaleminden bunları okuyor olmak okurken kitaba daha çok yaklaştırdı beni. Konusu itibariyle de kadınlar hakkındaki tek tip bakışın, önyargının kırılışını bu şekilde anlatışını hoş buldum. Dostlarıma önerim olsun..
Feniçka
FeniçkaLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167,7bin okunma
Reklam
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
En sevdiğim klasik, "İki Yeni Gelinin Anıları" adından da içeriği anlaşılabilen bir kitap. İki yakın arkadaşın birbirlerine yazdıkları mektuplardan oluşuyor, ama mektup deyince hemen kaçmayın, okuması o kadar keyifli ki. Biri seven, hayat veren, anaç bir kadın, diğeri sevilmek için yaşayan bir aşk kadını. Birbirlerine anılarını, manzaralarını, aşklarını anlatıyorlar hem de çok tatlı bir fransız üslubuyla. Mektuplardaki fransız üslubu kimine sıkıcı gelmiş ama ben çok keyif aldım. Kitabı okurken Balzac'ın zekasına, evliliği ve kadın kafasını bu kadar iyi anlayıp okura böyle güzel aktarmasına hayran kaldım. O kadar iyi ifade edilmiş ki durumlar, hisler, düşünceler, bazıları içten içe benim farkında olduğum ama henüz dışa vurmadıklarıma parmak bastı adeta, farkındalık sağladı kendimle ilgili. Kitabı benim için bu kadar özel kılansa aşkla mantığın savaşını okumaktı sanıyorum. Bir de o kadar tatlı bir havası var ki nasıl tarif edebilirim bilemiyorum. Okumakta tereddüt etmeyin derim, ne de olsa Balzac'ın kaleminden. Şimdiden iyi okumalar diliyorum..
İki Yeni Gelinin Anıları
İki Yeni Gelinin AnılarıHonore de Balzac · Can Yayınları · 2020451 okunma
101 syf.
·
Puan vermedi
"Bir şeyi aşırı istemek iyi değildi. Sırf bu yüzden bir şeyin olacağı varsa bile olmazdı. İnsanın isteği dozunda olmalıydı." İnci, John Steinbeck Fakir bir inci avcısının, Kino'nun ve ailesinin hikayesini anlatır. Kino'nun çocuğunu kurtarmak umuduyla daldığı denizden çıkardığı eşi benzeri görülmemiş inci yalnızca umut değil yıkım da getirir. İnci'nin özü insanların özüne benzetilmiş. Steinbeck, Kino'nun çıkardığı inci ile içinde yaşadığımız dünyaya ve insanın dramına ışık tutmuş. Bir oturuşta okunacak güzel bir Steinbeck kitabı, ben Fareler ve İnsanlar'dan daha çok beğendim, daha samimi ve gerçek geldiği için olabilir. Kitap boyu gelecek sonu sezdiğiniz için hafif bir kasvet çöküyor okurken, ama bu kasvet Steinbeck'in her kitabında ufak da olsa hissediliyor. Steinbeck okumayı seviyorum yansıttığı gerçeklik hoşuma gidiyor. Kitap önerimdir.
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
264 syf.
·
Puan vermedi
Babalar ve Oğullar bence durağan bir kitaptı, olaylardan ziyade düşünce ve diyaloglar önemliydi. Babalar ve oğullar arasındaki kuşak farkına dikkat çekilmişti. Yazar gençlikteki heyecana, gençliğin yaşla ilgisi olmadığına vurgu yapmıştı, yaşı genç fakat ruhu hep yaşlı olan insanlara. İki ana karakter arasındaki farkı bariz bir biçimde ortaya koymuş ve istese de birinin diğeri gibi olamayacağına vurgu yapmış, burada ben bir aydınlanma yaşadım; aslında içten içe bunu biliyordum fakat daha iyi ikna oldum diyebilirim. Bazarov ile Arkadiy'i, bir arkadaşım ile kendime benzettim, o yüzden merakla okudum, ilişkilerini, karakterlerini gözlemlemek çok hoştu. Bir de asıl hoşuma giden şu oldu; kitapta duygusal tahlillere pek yer verilmemiş olmasına rağmen yazarın anlatım biçiminden karakterlerin nasıl hissettiğini, o sırada neler yaşıyor olduklarını anladım hatta hissettim. Klasiği klasik yapan şeylerden biri de bu bence. Nihilizmden bahseden ilk kitapmış yanılmıyorsam, okurken nihilistler nasıl düşünür ve neden böyle bir düşünce yapısına sahipler daha iyi anladım. Aceleyle yazılmış daha çok kendim için hatırlatma niteliğinde bir inceleme oldu. Ben okunmasını tavsiye ediyorum, insana bir şeyler katacak türden bir klasik.
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · Can Yayınları · 202044,5bin okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
Kendimizi nasıl da güzel kandırıyoruz değil mi? Hiç yoktan umutlar yeşertiyoruz içimizde, sonra nasıl da inanıyoruz o umutlara, sıkı sıkıya bağlanıyoruz. İnsanın gerçeği bu. İnanıyoruz ve gerçeği yitirmek pahasına yapıyoruz bunu. Hayatın durağan ritminde farkedemiyoruz, ta ki bir ömrün geçip gittiğini anlayana kadar. Sadece aklıyla hareket ettiğini düşünen insanlara meydan okuyan bir roman demiş Tim Parks, çok güzel özetlemiş. Durağan ilerleyor fakat öyle güzel işlemiş ki adeta hissettim ne anlatmak istediğini, hayatımdan örnekler buldum okurken. Ne kadar anlatsam da en güzel arka kapaktaki şu parçayla anlaşılır söylemek istediklerim: " Yaşamı boyunca beklediği an bir türlü gelmez. Varoluşun anlamsızlığı, boylu boyunca serilir önüne. Gündelik hayatın durağan ritmi, alışkanlıkların uyuşturucu etkisi ruhunun derinliklerine işlerken Tatar Çölü'nün sadece kendisinin değil aynı zamanda insanlığın sınır bölgesi olduğunu anlar."
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,1bin okunma
Reklam
127 syf.
·
Puan vermedi
Virginia Woolf kadın ve kurmaca yazın konusunu anlatmak için çıkıyor yola, kadının yazması için neden kendine ait bir odası ve yıllık 500 pound geliri olması gerektiğini ince ince işliyor kitapta. Sıklıkla yüzümüze çarpılan kadınların içinden neden Shakespeare gibi dehaların çıkmadığı sorusunu ve eğer Shakespeare'in onunla aynı dehaya sahip bir kız kardeşi olsaydı nasıl olurdunun cevabını veriyor. Bir kadının edebiyat yapabilmek ve kendi hayatını yönetebilmek için finansal özgürlüğe sahip olması gerektiğini savunuyor ısrarla. 17. ve 18. yüzyıl İngiltere'sindeki kadının konumunu kitaplardan ve erkek yazarların gözünden anlatıyor. Kadının 19. yüzyılda geldiği yere, eğer koyulan kısıtlamaları kaldırıp yerleştirildiği kalıptan çıkabilirse gelecek yüzyıllarda yapabileceklerine dikkat çekiyor. Kadınların edebiyatta var olabilmesi için gerekli koşullardan, toplumun kadınlar üzerinde kurduğu baskıların etkilerinden, yazmak isteyen bir kadının karşılaştığı zorluklardan bahsetmiş özetle. Virginia Woolf'un 'Deniz Feneri'ni okumakta biraz zorlanmıştım, bu kitabında da öyle olur diye tahmin ediyordum fakat 'Kendine Ait Bir Oda' dili basit, okuması keyifli, düzyazı tadında bir 127 sayfaydı. Okumayı düşünen herkese tavsiyemdir..
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İletişim Kitabevi · 202137,8bin okunma
96 syf.
1/10 puan verdi
Düşünce tarihinin ilk bilim kadını, Hypatia. İlk kez 'The Good Place'te duymuştum adını, kitabını görünce de hemen almak istedim. Büyük beklentilerle başladım fakat kırık umutlarla bitirdim. Serinin diğer kitaplarını da almıştım, umarım onları da aynı duygularla bitirmem. İçerik itibarı ile çok boş bırakılmış bir 96 sayfa okudum. Hakkında çok az bilgi edinebildim. Yazar, Hypatia'nın ne kadar harika bir düşünür olduğunu yineleyip durmuş kitap boyunca, bitirdiğimde Hypatia ile ilgili aklımda kalan tek şey, Hypatia'nın kitabın kapağında yazan "yanlış da olsa düşünmek hiç düşünmemekten iyidir" sözü oldu. Yine de Hypatia ile ilgili genel bir bilgi edinmek isteyenlerin bir saate okuyabilecekleri dili aşırı basit okuması kolay bir kitap olmuş. Kitabı sevmedim ama Hypatia, yaşadığı çağa rağmen fikirlerini cesurca savunmasıyla, zekasıyla, dehasıyla ve "harika" bir kadın düşünür olarak aklımdaki yerini koruyacak.
Yanlış da Olsa Düşünmek Hiç Düşünmemekten Daha İyidir - Hypatia
Yanlış da Olsa Düşünmek Hiç Düşünmemekten Daha İyidir - HypatiaTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 20201,819 okunma
325 syf.
·
Puan vermedi
Çok yüksek beklentilerle başlamamıştım aslında ama çok güzel hislerle bitirdim 'Aynalar Koridorunda Aşk' ı... Mustafa Ulusoy "Binlerce aşk romanı yazılmış, aşkın romanı yazılmamıştı." diye bir yazı kondurmuş kitabın kapağına, bunu okuduktan sonra muhtemelen kitap boyu aşkı anlatacak diye düşünüp dudak bükmüştüm, kısmen öyle de oldu
Aynalar Koridorunda Aşk
Aynalar Koridorunda AşkMustafa Ulusoy · Kapı Yayınları · 20193,477 okunma