Sofusun farz edelim, şimdi de boy boy tesbîh...
Dalkavuklar bütün insan kesilir, lâ-teşbîh!
Taylâsan , cübbe, kavuk, hırka, hep esbâb-ı riyâ,
Dış yüzünden Ömer’in devri muhîtin gûyâ.
Kimi sâim , kimi kâim, o tavanlar, yerler
“Kul hüva’llâhu ehad” zemzemesinden inler.
Sen bu coşkunluğa istersen inan, hepsi yalan,
“Hüve”nin merci’i artık ne “ehad”dir , ne filân.
Çünkü mâdem yürüyen sâde senin saltanatın,
Şimdilik heykeli sensin tapılan menfa’atın.
Kanma, hey kukla kıyâfetli adam, hey sersem,
Herifin ağzı “samed ”, mi’desi yüzlerce “sanem”!
Sen de bir tekmede buldun mu, nihâyet, yerini,
Ne kılıktaysa gelen, hepsi hüviyyetlerini,
Aynı mâhiyyete aktarma ederler çabucak.
Sana her gün sekiz on kerre söverler mutlak.
Hani dillerde gezen nâmın, o hiçten şerefin?
Ne de sağlammış, evet, anlasın aptal halefin.