Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
melda
melda
@melda
aydın
86 okur puanı
Ocak 2015 tarihinde katıldı
Sevgili Soner Yalçın'ın anlatımıyla, bu kitap aşıya-ilaca düşmanlık için yazılmadı, bu kitap "şu hapı kullanın" veya "şu hapı kullanmayın " diye yazılmadı. Bu kitap, İlaç sektöründe neler olduğunu halkın öğrenmesi için yazıldı. Bu kitap, insanın kendi başına, kendi sağlığı konusunda "farkındalık" yaratması amacıyla yazıldı. Beğenerek, dikkatle okudum kitabı dostlar, Soner Yalçın öne sürdüğü her iddiayı kaynaklarıyla bir bir kuvvetlendirmiş. Bu arada köşe yazımda kitapla ilgili daha ayrıntılı yorum yaptım dilerseniz linki profilimde. Bilinçli okumalar herkese.
Bu kitap sayesinde küçük bir oğlana ya da yetişkin bir erkeğe bakışım değişti. Maalesef toplumca kabul biçilen erkeklik kalıbı , güç ve üstün olma odağı etrafında şekilleniyor. Dolayısıyla oğlan çocukları yetiştirilirken sanki duyguları yokmuşcasına büyütülüyor. Sonra da işte empatiden yoksun, gücü erkeklikle, daha çok tüketmekle, üstün olmayla eş değer gören, hassaslığı, empatikliği, duygularını hissetmeyi güçsüzlük olarak sınıflandıran oğlanlar yetiştiriyoruz. Beyinlerimizi ağ gibi saran oğlan kalıplarından kurtulmak için insan gibi insan yetiştirebilmek için ve her şeyden önemlisi o tertemiz oğlanlara ya da ne bileyim bir zamanlar oğlan olan şimdi yetişkin bir eş olmuş insanları anlayabilmek için lütfen okuyun bu kitabı. Bilimsel kaynaklar ve bireysel tecrübeler ışığında insanı yormayan hayatın içinden aktarımlarıyla iki psikoloğun desteğiyle bir oğlanın duygusal hayatını sağlıkla yaşayabilmesine vesile olun..
Bu kitap, asla es geçilmemesi gereken bir dolulukta. Kitaptan bir kaç satır: 'Benim yanıma sokulman kolay olmayacaktır. Uyarırım seni dost! Uzun yıllar kendini yetersiz hissetmiş ben, sana kendini kolayca açamayacaktır.. Bütün gücümle tutunacağım maskelerime, ne kadar sokulursan yakınıma, o denli şiddetli geri iteceğim seni.. Kim olduğumu merak ediyor musun? Hiç merak etme. .. Ben çevrendeki her erkek ve kadınım... Maske takan her insanım...' Toplumun değerlerini çarşaf gibi gözümüzün önüne seren, kıymetlinin aslolanın ne olduğunu hatırlatan, kim olduğumu, neden burada olduğumu bana anlatan müthiş bir eser. Okuyun, okutun efendim...
Okur Takip Önerileri
Kurak topraklarımız var içimizde dönümlerce.. Açgözlülükle mutluluk tıkınan, takındığı gösteriş maskesinin altında gizliden gizliye kendini aşağılayan, kendine güvensizliğinden dolayı sürekli yargılayan, komşunun ne diyeceğini düşünüp durmaktan kafayı yiyen, kendine kurtarıcılar arayan ve neticesinde kendi kendinin esir tacircisi olan; makamı, dini, cüzdanı, tankları yüzünden canlı olanın peşinden giden herkesi karalamaya çalışan, çorak, kurak, dar kafalı ve sınırlı hallerimizi barındıran topraklar... Bu eserle bir Osmanlı tokadı gibi çarpıyor hasır altı ettiğimiz gerçekler; fakat bu tokat seni beni yok etmek için atılmıyor elbet, gör kendini ey insanoğlu gör de doğru yolu seç diye çarpıyor yüreğine. Özgürlüğün her gün boğulmasına nasıl izin verdiğimizi ve bu sayede nasıl kölelik üretildiğini görmek için lütfen okuyun ve okutun..
Dakikalar içinde bitireceğiniz bir kitap, sevgili İlmiye Çığ kaleminden. Çocukları yormadan kendini okutan aynı zamanda insanın içinde var olan hayvanlara da seslenip hayvan-insanın kendinin farkına varmasını sağlayan tatlı, sade bir eser. Yüzyıllarca hayvanların konuşturulmasındaki hikmeti şimdi şimdi idrak ediyorum. Meğer konuşturulan hayvanlar bizim içimizde uyuyan hayvan taraflarımıza aynaymış da haberim yokmuş.
İnsan-ı kamiller 100 yılda bir önemli Zatlar'ın hakim oldugunu söyler, tam da bu bilgiden yola çıkarak, Çin'deki Türk Piramitleri'nin duvarlarında da yazan gerçeği, yıllar önce sevgili Barış Manço ''Kayaların Oğlu'' Şarkısı'yla bize fısıldamaya çalışmış. Dolayısıyla önümüzdeki 5 yıl çok önemli. Bir ülkenin kültürünü, köklerini yok ettin mi, pinpon topu gibi başkalarının kumanda ettigi raketlerde ordan oraya çarpmak an meselesi dolayısıyla köklerimizi bilmek boynumuzun borcu. Bilgi çağındayız ve her şey değişiyor etrafımızda; fakat bu kitap, canlı çiçekler gibi yıllar geçse de diri kalacak, şu münbit topraklarımızda şarap gibi Aşkla çarpacak cinsten. Okuyun okutun efendim..
Beden toprağı bilgi ile sulanmadan tomurcuk vermeden nasıl ışığa, renklerine kavuşur?! Depresyon dediğimiz, ruhun tekamülünü gerçekleştiremediği bir azap değil midir? Bu zulüm niye insanoğlu, bilgi her yerden bir şelale gibi akarken bu azap niye insanoğlu.. Okuyun, okutun efendim. Vakit dar, farkında olmak lazım..
Yazara saygım sonsuz büyük bir emek var neticesinde; lakin kitaptaki uzun cümleler, yoğun anlamlar arasında nefessiz kaldım, boğuldum. Kitabı görme engelli kardeşlerimize sesli okurken inanılmaz yoruldum ve sıkıldım. Çünkü anlamadan okumak kuru gürültü gibiydi sanki. Sanırım o kardeşlerim için okumasaydım yarıda bırakırdım kitabı. Belki kendi idraksizliğim sebebiyle kayboldum kitapta bilemiyorum. Kitabı bitirdiğimde aklımın köşelerinde kalacak izler aradım durdum..
Hani ilk sayfasında çeker sizi ve sonuna kadar hızla sürükler ya soluksuz, işte tam tarifi öyle bu kitabın. Hayretler içinde kala kala sırlara vakıf olacağınız, rüyaların hikmetine dalacağınız, sıra dışı diye tabir ettiğimiz durumların nasıl da yaşanılası gayet mümkün durumlar olduğunu idrak edeceğiniz, tarihin sırlı perdelerini aralayacağınız ve sayfaları hiç bitmesin isteyeceğiniz bir eser. İdraklı okumalar..
Zamanında taşlanan, dışlanan; yıllar yıllar sonra değer gören bir eser Üstat ile Margarita. 1930'lardaki S.S.C.B ve kitabın tamamına hakim olan Hz İsa Dönemi ile ilgi yetersiz bilgimden dolayı, zaman zaman satırlardaki derin manaları kaçırsamda, ayrıca yer yer hayalüstü tasvirlerin içinde boğulsamda kesinlikle hakkını teslim etmeliyim bu güzel eserin. Kitabın içeriğiyle ilgili yorum yapmayacağım; çünkü herkesin kendi idrakine göre bambaşka ufuklara yol alabileceği bir eser. Bulgakov'un umman zekası ve ruhu sayesinde satırlarda dolanırken zamansızlığın idrakine varıyor ve eserin sarsıcı bir şekilde güncelliğini koruduğuna şahit oluyorsunuz. Sevgili Bulgakov'la tanışmak benim için şerefti. İyi okumalar.
Yıllar önce liseli aklımla okuduğum kitabın kapağını, nedendir bilmem tekrar kaldırmak istedim. Sanırım başarıya giden yoldan beni ne alıkoyuyor onu keşfetmekti isteğim. Öğrendiğim, çoğu zaman öğretilmesine izin verdiğim bir çaresizlikle tekrar tekrar yüzleştim mesela. Harekete geçmek için var olması gereken motivasyon eksikliğimle göz göze geldim mesela ve işte, bu kitabı neden tekrar okumak için elime aldığımı o zaman anladım. Hayat çok akıllı..
Evet dünya yaşayan körlerle dolu. Gözlerimiz var lakin görmeyi başaramıyoruz. Çürümenin yayıldığı, hastalıkların kol gezdiği, suyun tükendiği, yiyeceklerin zehre dönüştüğü, masum çocuklara kirli ellerin uzandığı, hayvanlara zulümlerin yapıldığı bir dünyada gözlerimizin gördüğünü sanıyoruz. Vasat bir şekilde hayatı tüketiyoruz.. Kitabı okurken ruhum yoruldu, bir an önce bitirip kapağını kapatmak istedim. İçine aktığım kap daraldıkça daraldı. İnsanlığımdan utandım, yok oldum.Yüzüme tokat gibi çarptı gerçekler. Bu arada kitaptaki 7 baş karakter ve yanlarındaki köpeği okurken aklıma, 7 uyurlar ve yanlarındaki kutlu köpek Kıtmir geldi.
Sayfa sayısında ve fiyatta hafif, içerikte ve manada yüklü bir şaheser okumak isterseniz kesinlikle size göre.. Aşağıda kitaptan aldığım alıntı ise, Cibran'ın beni en çok vuran cümlelerinden biri. ''Ve tahtından indirmek istediğiniz bir despotsa söz konusu olan, önce onun içinizde kurulu tahtını ortadan kaldırın. Bir zorba özgür ve gururlu olanlara nasıl hükmedebilir, eğer onların kendi özgürlüklerinde bir zorbalık, kendi gururlarında bir utanç yoksa? Ve üstünden atmak istediğiniz bir yükümlülük ise söz konusu olan, bu yükümlülük size dayatılmadı, onu siz seçtiniz. ''
Çocuklarınızın boğulmasını değil, nefes almasını istiyorsanız lütfen bu kitabı okuyun. Çocuklarımızı eğitim sisteminin kalıplaşmış ezberlerinden ne kadar uzak tutabilirsek o kadar onların kendi özlerini bulmalarına katkı sağlamış olacağız. Köle değil; kendinin farkında bireyler yetiştirmek olmalı her birimizin amacı. Lütfen okuyun, okutun. Okul olmadan da rahatlıkla suyun nasıl yolunu bulabildiğine şahit olun.
Hani 'hayır' derken suçluluk duyarsınız ya, hani kullanıldığınızı bile bile elimden bir şey gelmiyor dersiniz ya, hani ben ne yapacağım bu insanla diye strese boğarsınız ya kendinizi, hani kelimeleriniz tükenir, siz tükenirsiniz çıkış noktası ararsınız ya. İşte tam da o anda sizi kendinize getirir bu kitap, her sayfasında farkına varmadığınız idrak eksikliklerinizi vuruverir yüzünüze. Ve sınırların bencillik değil, önce kendine sonra da karşındakine duyduğun saygının pekiştireci olduğunu anlatır size. Kadın-erkek ilişkilerinden, ebeveyn- çocuk ilişkilerine, iş arkadaşlarınızla olan ilişkilere kadar nasıl sağlıklı sınırlar koyacağınızı öğretir size. Ve tüm bunları parmağını yüzünüze yüzünüze doğrultup üsten bakan bir üslupla değil; her birimizin anlayabileceği bir dille tek tek anlatır. Okuyun, okutun efendim.Çünkü toplum olarak sınırlarımızı bilmeye ve korumaya İhtiyacımız var.
