"Dene," dedi. Başımı salladım ve homurdanarak yeterince iyi olmadığım gibisinden bi şeyler söyledim. "Sacmalama,"dedi. "Dâhi olmana gerek yok. Dene yeter!"
"Ben kendimi olduğum gibi anlatıyorum... Kısacası kitabımın özü benim... Ruhun sürekli bir arayış ve oluş içinde. Her bir insanda insanlığın bütün hallerini görüyorum, " diyordu Montaigne...
Sahile indim. Gündoğumunu izledim. Ne tuhaf, mutlu insanların böylesi bir güzelligi görememesi. Yalnız mutsuz olanlar bilirler gün doğmadan hemen önce denizin aldığı rengi.
"Çünkü dediğim gibi zaman döngüseldir ve farklı seçimler yapsan da aynı hayatı yaşarsın. Sana verilmiş bir ömür vardır. Bu dünyada zamanın bellidir. Be her şey bir denge içindedir. Biz...Daha doğrusu ben o dengeyi bozdum evlat."
Hiçbir tehlikenin olmadığı, kötülüklerden uzak, iyilerin kazandığı, kötülerinse cezasız kalmadığı bir dünyada sevmek, hem de masal gibi sevmek isterdim seni. Ama ne yapalım, bizim de payımıza bu düştü işte.
... onu anlayabilmek için tanımanız, tanımak için de sabretmeniz lazım. Belki de İsmail Abi bu yüzden yalnızdır. ... Çünkü kimse birbirini tanımak için sabretmiyor artık. Kimsenin kimseye ayıracak vakti yok.
Ve sürekli yanlış tercihler yaparım. Sorumluluk sahibi her insanın yapacağı gibi sorunlarla yüzleşip, hatalarından ders alarak durumu düzeltmeye çalışmak bana göre değil. Çünkü düzeltmeye çalışırken iyice bozarım..
O geminin geleceğine ilk günkü gibi inananların, sevdiği kızın gözlerinin içine bakarak 'seni seviyorum' diyemeyenlerin, kendi çölünde kaybolanların hikayesi Leyla ile Mecnun ...
... çünkü o çöl çaresiz aşıkların son durağıdır. Kavuşamayan aşıklar o çölde ararlar sevdiğini, kavuşanlarsa emlakçı emlakçı dolanır dururlar, 2+1 kombili.