İnsan illa ki güvenir, yanılır,paramparça olur da sesi kısılır hayallerinin ama bir türlü inanmaktan vazgeçmez. Her seferinde "doğrusunu buldum" diye kandırır kendini. Hem de yanlışların penceresinden bakarken hayata... Unutulan şu, ya da yanlış bilinen :kimse merak edeceklerini geride bırakmaz bu hayatta...
Nereye çevirirsen çevir başını, nerde mutlu olduysan hep oradır yönün. Bilirsin ki, bir kez sahip çıkıldıysan sonra kimin ortada bıraktığının pek bi önemi yok. Diliyle kendini anlatamayanların, "acaba anlaşılır mıyım?" korkusu yaşayanların hep yüzündedir hikayesi.
Gökyüzü, hiç olmadığı kadar karanlık, karamsarlık bulutları yüreği kaplamış, acı yağmurları gözlerden inmek üzereyken iki el arasına sıkıştırılmış başın "ne yapacağım ben şimdi?" deme saatleriyle başbaşa bir gece...
Aklın almadığına uzanılan bir coğrafya burası. Ucu bucağı sıkıntıya açılan bedenler mutlu olamaz bi kere aykırı ciğerlere. Yaşanılacak her şey yaşanamamışların esiri, sıkıntılar iştahlı, anılar alacaklı...
İnsanlar üzüldüğümüzü görmesin diye tenhalarda çok sigara yaktık. Çünkü zordur hiç gelmeyecek birini beklemek ve en zoru da ölmek gibidir kokusunu bile unutmaya yüz tuttuğun birini özlemek...