Daha önce neden Tarık Tufan okumadım dedirten bir kitaptı. O kadar beğendim ki… Kendimi bulduğum cümleler ve olaylar oldu. Elimden bırakamadım. Ama bu kitaba başladığımda son sayfaları Afad’ın çadırında okuyacağımı bilmiyordum. O kadar etkiledi ki beni, bu kitapta Yalova depremini okuduğumun ertesi gün sabaha karşı büyük depremi yaşadık. Dediğim gibi kitapta kendimi bulduğum çok şey olmuştu, bir de üstüne depremi de yaşadım. O yüzden unutulmaz olacak benim için. Hakan’ın can havliyle kendisini dışarı atmasını çok çok iyi anladım. Öyle bir sarsıntıda insanın basireti bağlanıyor. Her şeyi unutuyor insan. Depremde yapılacakları ezberlesek de, defalarca eğitim almış olsak da ben kendimi oradan oraya koşuştururken buldum. Umarım kimse bir daha yaşamaz o anları, çok büyük bir travma. O anlar asla gözümün önünden gitmiyor hala.
Son olarak romanda her karakterin kendine göre haklılık payı vardı diyebilirim. Hayat iyi davranmamış bu insanlara. Gerçekten Tarık Tufan’a hayran kalmamak elde değil. Benim de kelimelere dökemediğim duyguları çok güzel kaleme almış. Şu anda bölgemizde kitap almak pek mümkün değil, zaten kargolar da çalışmıyor ama en kısa zamanda başka kitaplarını da alıp okumak istiyorum.