Halbuki ben, toprağı kadın sanırdım. Meğer hikaye yanlışmış; aslında deniz kadın, kara erkekmiş. Kara sağlam, ciddi, ağırbaşlı dururmuş; deniz her gece kendisini gider karaya vururmuş. Kara da, öyle, hep sessiz, sakin görünürmüş; ama gece gündüz denizin yanında durur, tek başına, mağrur duruyor gibi görünse de aslında denizin dibinden bir an bile ayrılamazmış. Deniz gidip gidip gelir karaya vurur, veya her yeri dolaşıp sonunda su halinde toprağa geri dönermiş.