Ah! Bazı kitaplar vardır, hiç bitmesin istediğimiz. Bitirince sanki boşluğa düşmüşüz gibi hissettiren. Ah`lar Ağacı gibi. Bu kitaba dair kafamda dolaşan o kadar çok cümle var ki , bir de tam tersine bu kitabı anlatabileceğim kelime yok gibi. İncecik bir kitap ne kadar fazla etki bırakabilir, nasıl bu kadar fazla işler ki insanın içine. Şimdiye kadar okuduğum o kalın romanların tamamı bu kitabın tek mısrası kadar dokunabilmiştir belki de içime. O kadar sevdim ki elimden bırakmak istemedim, hem de hiç bitmesin öylece kalsın istedim. Hayatı hakkında çok fikrim yoktu okurken ama öyle hissettim ki yaşadıklarını, kitabı bitirdikten sonra hayatını okurken sanki hepsini daha önceden biliyormuş gibiydim. Hangisinden bahsetsem ki, annesizlik yarasının yazdırdığı satırları mı? Kardeşi için düşündüklerini mi? Yoksa sanki öleceğini hissetmişcesine arkasında kızına ve okuyucusuna bıraktığı satırları mı?
“Kime ne anlatarak bitirsem hayatımı
Ölümüme de bir şiir yamar nasıl olsa birileri artık,”
O kadar acıya rağmen o kadar güzel dik durmuş ki hem acısını hissettim hem de acıyla gülüp geçen dik duruşunu.
"Vasiyetimdir:
Dalgınlığınıza gelmek istiyorum
Ve kaybolmak o dalgınlıkta."
Demiş ama pek dalgınlığımıza gelecek gibi değil. Okuyun, mutlaka okuyun. Şimdi ise bir yandan kitabın bitmesinin verdiği hüzün ile bana uzakta olan peçeteliğe bakıyorum bir yandan da onu almanın üşengeçliği içinde gözümün yaşını içime bırakıyorum..
İyi okumalar dilerim...