(...) Zira hayat bu, bir karış. Yaşadın yaşadın, yaşayamadın gelip geçiyor, gidiyor elden. Doğru yaşayın, pişman olmayın. Mümkünken sevin, sarılın, bırakmayın. Yoksa tasası büyük oluyor. Bu sebeple pişman olacağınız kararlar vermeyin, kimseyi yarı yolda bırakmayın. Gururunuza yenik düşmeyin ama gurursuz duruş da sergilemeyin. Haddim değildir sizlere akıl vermek lakin tecrübeyi paylaşmak boynumun borcudur. N'olur siz de paylaşın. Ve görün sizi gerçekten sevenleri, unutmayın birlikte geçirdiğiniz kıymetli zamanları. Bir anlık öfkeyle yılları silip atmayın, geri gelmiyor çünkü. Yakınken, çok geçmeden sarın sarmalayın o çok kızdığınız arkadaşınızı, gidin öpün kırdığını düşündüğünüz ama gururunuza yediremediğinşz sevgilinizi, her gün öpülsün, ayakları yıkansın o güzelim anne-babaların. Bu dünyanın bir diğer tarafı da var. Görmezden gelmeyin. Bu nedenle lütfen pişman olmayın. Yalnızca iyi yaşayın. İyi yaşarsanız iyilik de sizi bulacaktır. Gözlerinizden öperim.
Artık insanlar arasından arkadaşlar seçeceğim.
Ama arkadaşlar, köleler veya efendiler değil. Sevgimin temeli olan hürmetle bağlanacağız birbirimize,
mecburiyetle değil, Gönlümün istediğini yapacağım
Gönlümün istemediğini yapmayacağım. Gönlümün
istediğini seçeceğim ve seçtiklerimi sevip onlara hürmet etmesini bileceğim, Onların ne esiri, ne de hakimi olacağım. Onlara ne emredeceğim, ne de itaat
Onlarla istediğim zaman, daha doğrusu karşılıklı arzularımız mevcut olduğu zaman ve arzularımızın devamı süresince elele sıkışacağız, el ele tutuşacağız,
elele oturup, sevişeceğiz. Karşılıklı arzularımız mevcut olduğu zaman ve arzularımızın devamı süresince yan yana ve yalnız olacağız, İnanıyorum ki herkes ruhunun tapınağında yalnızdır ve yalnız olmalı, yalnız bırakılmalıdır. Bırakın herkesin içindeki bu mabet dokunulmamış, lekelenmemiş olarak kalsın. Bırakın insanlar istedikleri elleri, istedikleri sevgi ve şiddetle sıksınlar. İnsanların mukaddes mabetlerinin kutsal eşiğinden içeri, onlara rağmen adım atmayın.