Mehmet
@mhmtozklc
Burası gizli kalmış mısraların altı çizili arşividir.
Belki bugün buradayız belki de nihayet ölüm sessizliğinde...
Veteriner Hekimi
Yüksek Lisans
56 okur puanı
Eylül 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Okur Takip Önerileri
“İnsan düşünebilen hayvandır” der, Aristo. Sağlıklı düşünme yetisini kaybedeceği zaman hayvanlaşma çizgisine yaklaşır.
Konu olarak -hele de günümüz şartlarında yaşadığımız covid19 belasını düşünürsek- beterin de beteri varmış dedirten bu romanı bir solukta okumak, sonuçları ve olucakları merak etmeden duramadım resmen. Böyle bir salgınla karşılaşsak sorgulamalarını defalarca yapmama sebep olan bu romanda medeniyetin insanlar için gerekli olduğu kadar toplum ve devlet içinde gerekli olduğunu kanıksadım. Gözün önemini, uygarlığın, medeniyetin bize sağladığı yaşamların kıymetini saymakla bitiremeyiz.
Romanın uzun cümleleri, konuşma metinlerinin bu cümleler içerinde virgüllerle bağlanarak sayfa sayısını azaltmaktan başka bir anlamı olmayacağını düşündüğüm olumsuz yanı var. Konuşmayı kim yapıyor, cevabı kim veriyor bazen takip etmekte zorlandım. Ayrıca zaman konusu pek fazla işlenmemiş olması okuyucu da kör bırakıyor!
Hiç bir ismin geçmediği, görme engelli insanlara farkındalık açısından, salgınla mücadelede topyekün birlikteliğin önemi açısından, hayvan-insan çizgisinin yerini izlemek için okunması gereken bir kitap.
Bu kitapta hayvanlaşan insanları görebiliriz, hayvanların insanlaştığı kitap için okumadıysanız 
Hayvan Çiftliği’ni okumalısınız.
Anadolunun ücra bir köyünde yaşayan türk insanın dramatik mücadelesi. Hükümetin kaderine terk ettiği veya kaderini çizdiği bu insanların doğayla, birbirleriyle maddi olanakları ölçüsünde ilişkilerini konu alan harika bir eser.
Bir eseri kendi dilinde okumak, izlemek çok güzel bir duygu.
Fakir BAYKURT bu romanı dönemin köy insanlarına ulaşabilmiştir, yaşanmış olaylar gibi resmetmiştir. Sayfalar arasında sabırsızca ilerliyor, olacakları kestiremiyorsunuz. Hayat da böyledir. Köyde yetişenler daha iyi anlayacaktır bu romanı.
Eğer köy hayatı, köylerde insan ve insan ilişkileri, yaşamlar sizi cezbediyorsa 
Yaban’ı da okumanızı tavsiye ederim.
Gerçeklik, doğal acı, yanılgı ve kaçınılmaz çaresizlik gibi tabiat kuramlarını görmeyi seviyorsanız bu kitabı kesinlikle okumalısınız.
Victor Hugo’nun zengin kelime dağarcığı, anlatış şeklindeki ustalığı, olayları harmanlama yeteneği benzersiz bir kitap ortaya çıkarmıştır. Yazar entelektüel tarihi birikimini gündelik siyasi olaylarını, psikolojik bakış açısını ve daha fazla bilgilerini gözümüze sokarcasına sayfalarca sergilemiş. Ne Cümleler ne bilgiler bilmek bilmiyor.
Kitapta sefil insanların neden sefalet içinde olduğu anlatılmaz. Çalışmaktan bahsetmez. Nedendir, bilinmez.
Başkahramanımızın eşsiz karakteri, iyiliğin mükemmel halini resmettiğini farketmişsinizdir ama sebebini bilemezsiniz. Çünkü Victor Hugo benzersiz bir karakter yaratmıştır. Hikayeyi anlatış şekli ve ustalığı sayesinde bunu okuyucaya sorgusuz kabul ettirmiştir. Halbuki böyle bir forsa olabilir mi? Tüm haksızlıklara göğüs geren, kötülükleri sineye çeken, şikayet etmeden kabullenen tanrı adamı. Belki de Jean Valjean insanlığın ulaşamadığı ortak bir vicdanı temsil ediyordur.
Jean Valjean kadar diğer karakterler de eşsiz şahsiyetlere sahiptir. Javert, Thenardier, Fantine, Cosette, Marius ve Piskopos… Hepsi kendi karakterlerinin uç noktalarıdır. Bu sebeple gerçeklik değerleri görecelidir.
Bir diğer nokta kitapta cadde, sokak ve dönemin Fransız aydınlarına defalarca atıfta bulunulmuştur. Fransa’yı, Paris’i bilmediğimiz için anlatılanlar bize bir şey ifade etmez aksine boğucu gelir.
Yaklaşık 1600 sayfayı okuduğunuza pişman olmayacağınız bu romanı okumanızı tavsiye ederim. 
Sefiller (2 Cilt Takım) 
Victor Hugo
Gizli gerçekler
Toplumda insan nüfusu ileri düzey artınca kaynakların kontrollü tüketilmesini sağlamak ve bu toplumu kontrol altına almak için despot yönetimlerin başa geçeceği aşikar olduğunu düşünenlerdenim. Tıpkı bu romanın konusu gibi.
Peki kahramanımız ilginç hikayesinden nasıl dışarı çıktı?
Düşünme ve bunun doğurduğu düşünce ve cesaretle harmanlayınca gerçeklere ulaştı.
Günümüzde de geçerli ve bize gerekli olan mantıklı düşünce mecburiyetimiz ve yine gelecek olan despot yönetimler karşısında mutluluk arayışımızı bu kitapla biraz da olsa tecrübe etmiş sayılırız.
Konusu yönünden 
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ü çağrıştırdığını söylemek isterim.
