Mihriban'ın kendisinin yazdığı mektuplara, "Genç kızın evine mektup gönderilmez, ayıptır"diyerek Cevaben şiirler yazan ama bu şiirleri de mihriban okusun diye gazetede yayımlayan Abdürrahim Karakoç,naifliği sarsın bu dünyayı.
“o bana mektup yazardı, ben ona yazamazdım. elin kızının evine mektup mu gönderilir, ayıptır. yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı, ben o gazeteye şiirler yazardım. herkes şiir diye okurdu ama mihriban bilirdi ki kendineydi o mektuplar.”
Reklam
“o bana mektup yazardı, ben ona yazamazdım. elin kızının evine mektup mu gönderilir, ayıptır. yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı, ben o gazeteye şiirler yazardım. herkes şiir diye okurdu ama mihriban bilirdi ki kendineydi o mektuplar.” Abdurrahim Karakoç, Mihriban
Mihriban'ın kendisinin yazdığı mektuplara, "Genç kızın evine mektup gönderilmez, ayıptır"diyerek Cevaben şiirler yazan ama bu şiirleri de mihriban okusun diye gazetede yayımlayan Abdürrahim Karakoç,naifliği sarsın bu dünyayı.
o bana mektup yazardı, ben ona yazamazdım. elin kızının evine mektup mu gönderilir, ayıptır. yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı, ben o gazeteye şiirler yazardım. herkes şiir diye okurdu ama mihriban bilirdi ki kendineydi o mektuplar.” Abdurrahim Karakoç
Hayatımda ilk defa yarına ümitle bakıyorum, içimden bir ses durmadan, “Bir gün her şey düzelecek” diyor. Evet, bir gün her şey düzelecek, buna inanıyorum artık. Bu dev çaresizlikler, bu kahırlı özlemeler bir gün yerlerini mutlu bir beraberliğe bırakacaklar. günün her saatinde senden uzakta olmanın acısını bir kurşun yarası gibi hissetmeyeceğim yüreğimde. Bir gün yalnız senin yanında, senin yakınında olmanın sevinci yetecek bana. O zaman hiç ayrılmayacağım senden. Uzun uzun seni seyredip binlerce, on binlerce defa seni yarattığı için Tanrı’ya şükredeceğim. Her sabah saçlarının arasından doğacak güneş. Gece, ay ışığının en güzeli gözlerinde parlayacak. Yılların yorgunluğunu ellerinin bir temasıyla unutacağım. Yaşanmış, yaşanacak zamanların en değerlisi seninle başlayacak ve sende sürecek. Ayrılıkların şimdi içimde bir yangın gibi. Alevleri her dakika biraz daha büyüyor, biraz daha genişliyor. Tutuşmayan yerim kalmadı. Baştan başa bir kor yığını halindeyim. Bir günün yirmi dört saatinde seni özlemek, seni beklemek böylesine yanmaktan başka neye benzeyebilirdi?
Reklam
161 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.