Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anadolu Ermenilerinin bazıları Rus Ermenileriyle birleşip, Rusça adı drujina (kelime anlamıyla "dost" gönüllü birlikleri) olan tamamı Ermenilerden, çoğunluğu Rusya'dan gelme gönüllülerden teşkil olmuş askerî birliklere katıldılar. Savaşın başlarında her birinin 1.000 üyesi olan 4 drujina birliği vardı; akabinde bir tane daha eklendi ve bir tane de 1915 sonlarında eklendi. Drujina'lar Rusların Anadolu'yu işgalinde çok etkili rol oynadılar. Araziyi tanıyorlardı, amaçlarına bağlıydılar, Ermeni ihtilalcileriyle ve taraftarlarıyla sıkı bağlantıları mevcuttu. Diğer Ermeniler Rusların ilerlemesine yardım etmek üzere piyade taburları ve süvari bölükleri kurdukları İran'a kaçtılar. Çeşitli Ermeni birlikleri Doğu Anadolu'nun uçlarındaki Rus ilerlemesine öncülük edeceklerdi. Onların o ilerleme sırasındaki ana sorumluluğu Müslüman sivil halkın katliamıydı.
Sayfa 141 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Eli silah tutacak yaşta, sayıları 12.000'in üzerindeki Ermeni erkeği savaşın başlamasının hemen öncesinde veya ilk aylarında Anadolu'nun doğusundan Rusya'ya gitti. Birçoğu orada, parti taraftarlığı ve çete harbi konusunda eğitime tabî tutuldu. Sonradan bunlar, Doğu Anadolu'yu hiç terk etmemiş fakat küçük çete grupları hâlinde dağlara çıkmış olanlarla ve Osmanlı ordusundan kaçmış olanlarla birleşerek askerî iletişimi önlemek, köylere ve uzaklarda kalmış olan askerî birimlere saldırmak amacıyla Osmanlı İmparatorluğu'na geri döndüler.
Sayfa 141 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'na 2 Kasım 1914'te katıldı. Seferberlik, savaş ilanından önce başlamıştı. Gerekli endüstriyel görevlerde çalışanlar, imam, polis ve memurlar dışında eli silah tutan bütün erkekler askere çağırılmıştı. Batı Anadolu ve Trakya'daki Ermeniler göreve katıldılar ve birçoğu askeri hekim olarak değerli hizmet sundular. Ancak Doğu Anadolu'dan hizmete katılan pek az Ermeni'nin, esas itibariyle, sadece sıkı şekilde hükümet kontrolü altında bulundurulan yörelerden veya başka yerlerdeki seferberlik görevlilerinin askere yazdığı az sayıdaki kişilerden ibaret olduğu görülüyor. Bu durumu askeriye şöyle rapor etti: "Askere yazılmak çağında olan Ermenilerden Hopa-Erzurum-Hınıs-Van hattının ötesindeki köylerle kasabalarda ya- şayanlar, görev çağrısına uymadılar fakat Rusya'daki [isyancı] örgütün saflarına katılmak üzere Doğu sınırına hareket ettiler." Askere alınanların çoğu da sonradan, silahlarıyla birlikte, Rusya saflarına katılmak için kaçtılar. Halbuki bu yörenin Ermenileri Osmanlı ordusuna sayıca 50.000'den fazla asker temin etmeliydiler.
Sayfa 140 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Silah depolamakta ibadet yerlerinin kullanılması, savaş tehdidi öncesinde, Osmanlıların oralarda niçin silah araması yapamadığını gösteriyor: çünkü kiliselerde arama yapılması Avrupalılar tarafından kesinlikle kabul edilmezdi. Örneğin: Samsun'daki Ermeni Katedralinde silahlar bulundu. Haçin'deki bir Ermeni manastırında fıçılarla barut saklanmıştı. İzmit yakınlarındaki Armise Manastırı'nda, silahlar ile barut bulundu. Erzincan'daki Surp Agop Kilisesi'nde yüzlerce bomba patlayınca, orada gizli bir cephanelik olduğu ortaya çıktı. Bir Osmanlı Araştırma Komisyonu, Doğu Anadolu'nun her tarafındaki mezarlıklarda, kilise bahçelerinde ve dinî binaların etrafındaki tarlalarda silah ve dinarnit saklandığını tespit etti.
Sayfa 139 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Şeyh Sait Ali ve Molla Selim adlarındaki iki Kürt dinî lider, Bitlis'te bir isyan tertiplediler. Bitlis şehrini ele geçirmeye yeltendiler. Üç gün süren bir mu- harebeden sonra Osmanlı güçleri onları yendi. Molla Selim destekçileriyle birlikte Rus Konsolosluğuna kaçmayı başardı. Birinci Dünya Savaşı başlayana kadar orada, diplomatik dokunulmazlık sayesinde korundular. Savaş başlayınca, himayelerini kaybettiler ve idam edildiler.
Sayfa 117 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
İsmail Simko, Osmanlı-İran hududunda yer alan, konfederasyon hâlindeki güçlü Şikak Aşiretinin reisiydi. Simko 1911'de Osmanlı askerleriyle muharebe- lerde savaşmıştı. Ruslar onu 1912'de, Rus Güney Kafkasya'sının başkenti olan Tiflis'e getirdiler. Orada ona madalya takıp aylık bağladılar ve Simko ile adamlarına, Rusya'nın işgal ettiği Osmanlı hududundaki İran'ın batı topraklarında güvenli yerleşim hakkı tanıdılar. Simko Osmanlı topraklarına 1913 yılında, çok önemli bir akın tertiplemeye kalkıştı ve Osmanlı güçleri tarafından durduruldu. Ardından gelen savaş sürecinde tehlike arz etmeye devam etti. Ruslar tarafından finanse edilen Şeyh Taha adındaki başka bir aşiret reisi 1913 yılında, Rusların işgal ettiği İran topraklarından saldırı tertipledi, fakat yenildi. Kendisine ve adamlarına Ruslar tarafından İran topraklarında iltica hakkı tanındı. Barzani Aşiretinin reislerinden Şeyh Abdüsselam adındaki bir Kürt dinî lider, Osmanlı güçleriyle 1910 yılından 1914'e kadar savaştıktan sonra İran'daki Ruslara kaçtı.
Sayfa 116 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Ümmetin dertleri
🍉Zulme uğrayan Müslümanlar 🍉Hadis inkarcıları 🍉Hurafeci dinciler 🍉Tekfirciler 🍉 İslâm şeriatından nefret ettiğini ve Müslüman olduğunu söyleyen kafası karışık insanlar 🍉 Milliyetçilik, ırkçılık, kavmiyetçilik 🍉 Particilik, vakıfçılık, dernekçilik, hocacılık 🍉 Küfürbaz gençlerimiz 🍉 Üslûb, incelik, nezaket hassasiyetine sahip olmayışımız 🍉 Kendiyle, nefsiyle yeterince uğraşmadan; ruhi olgunluk seviyesine gelmeden başkalarını yargılayanlar 🍉Makam, koltuk, para, şehvet, hırs, nefisperestlik 🍉 Teşhircilik ...
İttihat ve Terakki Partisi, desteklerini kazanmak amacıyla, Ermeni, Rum ve Yahudilerin ilgisini çekecek pazarlıklar yaptı. 1908'den itibaren toplanan meclisler 10 Ermeni milletvekili barındırdı. Garip sayılabilecek seçenekler içerdi: beş milletvekili, şu anda görünürde hizmetine girdiği devletin parçalanmasına kendisini adamış olan ihtilalci Ermeni partilerinin üyesiydiler. Bu beş milletvekilinin dördü Taşnak biri de Hınçaktı. Başka bir vekil de resmen partiye katılmadığı hâlde oyunu Taşnaklarla uyum halinde kullandı. Delegelerden (Armen Garo kod adlı) Karekin Pastırma- cıyan, Osmanlı Bankasındaki Taşnak saldırısını yönetmişti. Arşak Vramyan adın- daki başka bir vekil de o saldırıya katılmıştı. Bir başka Taşnak, (Vartkes kod adlı) Ohannes Serengülyan vatana ihanet suçundan ölüm cezasına çarptırılmış fakat İngiltere'nin araya girmesiyle kurtulmuştu. Taşnak vekil ("doktor" diye anılan Goms) Vahan Papazyan, Osmanlı İmparatorluğu'na kaçak silah sokulmasını or- ganize eden birisiydi. Reforme Hınçak delegesi, Hamparsum Boyacıyan ise Sasun'daki ilk isyanın liderliğini yapmıştı.
Sayfa 104 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Sultan, askeriyede gittikçe artan radikalleşmeye tepki olarak, kendisini destekleyenleri daha nitelikli subayların önüne geçirmekle cevap vermişti. Askeriyedeki uç fikirlilere göre, daha da fenası, askerî kapasitede büyük düşüş olmasıydı. Sultan parayı başka yerlere harcıyordu. Abdülhamit'in tahta çıktığında güçlü olan deniz kuvvetleri, onun zamanında, Yunanistan gibi küçük bir düşmana karşı bile dayanamayacak kadar çöküşe terk edilmişti. Radikallerin gözünde, malzeme ve insan gücü eksikliğinden, ordu zayıflatılmıştı. Askerî akademilerde radikal hücreler gelişmeye başladı. Sultanın, casuslarını askerî öğrencilerin arasına göndermesi, sadece onların düşmanlığını artırdı.
Sayfa 102 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Çeşitli Osmanlı ihtilalci gruplarının amaçları birbirinden oldukça farklıydı. Bazıları idealistti; onlar anayasa ve parlamenter yönetim isteyen demokratlardı. Sultan II. Abdülhamit, imparatorluğun alt yapısını geniş ölçüde ıslah etmişti. En zor görev olan, Osmanlı devletini yok edecek olanları uzakta tutmayı, maharetle becermişti. Fakat Sultan aynı zamanda demokrasiyi de baskılamıştı. İdealistler arasında sıklıkla görüleceği gibi, Osmanlı demokratları da safça, imparatorluğun problemlerinin çözümünün demokrasi olduğunu varsaydılar. İmparatorluk kendi yönetici kurumlarını ıslah ettiği takdirde, Avrupalı güçlerin Osmanlı devletini destekleyeceğine ve Osmanlı ekonomisinin de hızla gelişeceğine inandılar.
Sayfa 101 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
1908'de 2.000 adet silah, yüzbinlerce fişek ve 500 dinamit bombası içeren Taşnak cephanesi Van'da ele geçirildi. Şehrin Müslümanları, anlayışla karşılanacak bir dehşete düşmüşlerdi. Taşnaklar cephaneyi ele veren muhbire suikastta bulundular ve ardından çıkan arbedede kasaba halkının ve güvenlik görevlilerinin üstüne ateş saçmaya başladılar. On yedi asker ve jandarma yaralandı veya yaşamını kaybetti. Kasabanın Müslüman ahalisi bu duruma tepki gösterdi. Takip eden ayaklanma bastırılana kadar 30-40 Ermeni ölmüştü. Hem Taşnak liderleri hem de karışıklık çıkaranlar tutuklandı. Van'daki İngiliz Konsolosu, Müslümanların ce- zalandırılmasını, yerel görevlilerin kovulmasını ve Ermenilerin serbest bırakıl- masını talep etti. İngiltere Büyükelçisi davanın takipçisi oldu ve hükümet de buna uymak zorunda kaldı. Müslümanlar mahkeme edildi, Osmanlı görevlileri yerle- rinden alındı ve vatan haini oldukları şüphe götürmeyen Ermeniler serbest bırakıldı.
Sayfa 93 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
İngiliz Elçiliği 1891 yılında siyasi tutuklu denilen, vatan hainliği ve biraz daha hafif suçlardan hapis yatan isyancılara genel af ilan etmesi için sultana baskı uyguladı. Sultan, o yıl sadece İstanbul'da 75 ve diğer illerde çok daha yüksek sayıda kişiyi serbest bıraktı. İngilizler 1893'te bir af daha sağlayarak Kayseri, Yozgat ve Merzifon'da isyana teşvikten suçlanan Ermenilerin, bir başka af ile de Ankara ve Sivas'ta hüküm giymiş olan Ermenilerin serbest bırakılmasını temin ettiler. İkinci gruptakiler: hükümete saldıran, ispiyoncu olduğundan şüphe duyu- lanları öldüren ve başka suçlar işlemiş olan kimseleri kapsıyordu. 1895'teki başka bir af ilanı da adam öldürmek veya bomba imalatından suçlu bulunmuş olanlar hariç tüm Ermenileri serbest bıraktırdı. Avrupalılar, Osmanlı Bankası baskınını yapan ve Zeytun isyanına önderlik eden asileri serbest bırakmaya Osmanlıları zorladılar. Sasun'da 1894'te isyan eden Ermenilerin liderleri haricindekilerin hepsi affa uğradı. Sasun'da 1904'te Osmanlı güçlerine saldıran isyancılar İngiliz Elçisinin ısrarlı isteğiyle affa uğradılar. 1907'de, Erzurum ile Muş'taki ve 1910'da çeşitli bölgelerdeki isyancılara kısmi af tanındı. İngilizler başka yıllarda, birçok küçükçe grupların serbest bırakılması için aracı oldular.
Sayfa 92 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Saldırı, misilleme ve Avrupa'nın müdahalesini amaçlayan 1890'lardaki Hınçak planı neredeyse başarılı oldu. Anadolu'daki davranışlarının sonuçları tam da isyancıların planladığı gibiydi. Bulgaristan'daki senaryo tekrarlanıyor gibi görünüyordu. Müslümanlara yapılan saldırılar Ermenilere saldırıya yol açmış ve Müslümanlardan daha çok sayıda Ermeni hayatını kaybetmişti. Beklendiği gibi Avrupa politikacılarıyla basını bu huzursuzlukları "mezalim" diye niteleyerek, sadece Müslümanlar Hristiyanları katletmiş gibi betimlediler. Osmanlı İmparatorluğu'nun feshedilmesini, en azından Doğu Anadolu'da özerk bir Ermenistan kurulmasını dillendirenler çoğaldı. Osmanlı İmparatorluğu gerçekten, zor kullanılarak parçalanmak tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
Sayfa 87 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.