"Ey, allame-i cihan Rumi, Doğu'da Batı'da emsalsiz Mevlâna, hakkında güzel şeyler işittim. Müsaade edersen bunca yolu sana bir soru sormaya geldim."
"Elbette" dedim usulca.
"O hâlde evvela şu atından in de benimle aynı hizaya gel."
Bunu duyunca öyle bir afalladım ki ağzımı açamadım. Yanımdakiler de şaşkındı. Bugüne dek kimse benimle böyle konuşmaya cesaret edememişti.
Yüzüm kızardı.