Hazret-i Osman (r.a.) gündüzleri oruç tutar, geceleri de namaz kılardı. İnfâkta; hayır ve hasenatta bulunmak ve namaz kılmak husûslarında çok gayretli idi. Hak Sübhanehû ve Teâlâ, onun hakkında şu âyet-i kerîmeleri indirdi (meâlen):
“Yoksa, âhiret (azabın)dan korkarak, Rabb’inin rahmetini umarak gece saatlerinde secdeye kapanır, kıyamda durur bir hâlde tâat ve ibadet eden o kimse, (böyle olmayan kimse gibi) midir? De ki: “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Bunları) ancak temiz akıl sahipleri, hakkıyla düşünür. (Bundan ibret alırlar).” (Zümer Sûresi, âyet 9)
“Şüphe yok ki haklarında bizden güzel şeyler takdir edilmiş olanlar, bunlar, ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır. Onun hışıltısını bile duymazlar ve bunlar nefislerinin hoşlandığı şeyler içinde ebedî kalacaklardır. O en büyük korku, bunları mahzun etmeyecek ve bunları, melekler, ‘İşte bu, sizin o (dünyada) vaad olunduğunuz gününüzdür.’ diye müjdelerler.” (Enbiya Sûresi, âyet 101-103)
Bir rivâyete göre de, Hazret-i Ali (r.a.), bu âyet-i kerîmeyi okuduktan sonra: “Ben onlardanım; Ebûbekir, Ömer, Osman, Talha, Zübeyr, Saîd ve Abdurrahman da onlardandır.” buyurdu.
(Fazilet Takvimi)