Alman romantizmi, 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır ve duygu, hayal gücü, doğa, mistisizm ve milliyetçilik gibi konulara odaklanmıştır. Romantik yazarlar, duygu ve hayal gücünün insanlığın doğasının önemli bir parçası olduğuna inanmışlar ve bu nedenle, eserlerinde duygusal içerikler kullanmışlardır. Ayrıca, doğanın güzelliği, insan ruhunun derinlikleri ve mistik tecrübeler gibi temaları da işlemişlerdir.
Öte yandan, Fransız klasizmi 17. yüzyıl Fransa'sında ortaya çıkmıştır ve mantık, akıl, ölçü ve denge gibi kavramlar üzerine kurulmuştur. Klasik yazarlar, eserlerinde mantıklı ve ölçülü bir yaklaşım benimsemişlerdir. Bu nedenle, klasik eserlerde duygu ve hayal gücüne daha az yer verilmiştir ve daha çok akıl ve mantık ön planda tutulmuştur. Klasik yazarlar, ayrıca Antik Yunan ve Roma kültürlerine duydukları hayranlıkla bilinirler.