Cüci’nin bölüğü güneye iniyordu, Tiyen - Şan’ın üstünde, büyük kuzey yolu olan Pe - Tü’ye inmek için
yaklaşık iki bin metre yüksekliğindeki geçitleri geçti.
Moğollar burada, Asya’nın en eski ticaret yolunda, birbirlerine gemlerinden kuyruklanna bağlanmış,
yüzlercesi bir arada, kumaş, pirinç ve saire yüklü, yanın düzine kadar adamla bir köpeğin arkasından giden
uzun tüylü deve katarlanna rastladılar.
Ordunun büyük kısmı daha yavaş ilerliyordu. Boğazlardan ve donmuş göllerden Sung kapısının eşiğine,
yani bütün göçebe aşiretlerin Yukarı Asya’dan çıktıkları geçide doğru yönelmişti. Orada kendilerini kör
edici bir fırtına, dondurucu bir soğuk karşıladı. Sürüler, eğer geçitte kar ve fırtınaya çatsalardı, soğuktan
ölürlerdi. Yine de yine sürülerin büyük kısmı ölmüş ve yenmişti. Son zamanlarda arabalar terkedilmişti.
Yalnız en sağlam develer yaşayabiliyordu.
Katayh Ye-Siyu-Çu-Tsay şunları yazmıştır:
“Bu dağlarda yaz ortasında bile kar ve buz yığılmış. Burasını takip eden ordu, kendine yol bulmak için
buzları kırmak zorunda kaldı. Kara çamlar o kadar yüksek ki, tepeleri göğe değiyor zannedilir. Chin-Chan
(Altın dağ)’ın güneyindeki nehirlerin hepsi de batıya doğru akıyor.”