İlk gençlik yıllarından beri, nesneleri soğuk ve cansız şeyler olarak değil de, onlara kulak verenlere gizlerini ve sevecenliklerini açan sessiz dostlar olarak görmeyi öğrenmişti. Resimler ve kitaplar, manzaralar ve müzik parçaları onunla konuşurlardı, cansız eşyalarda renkli hakikatler görme eğiliminde olan çocukluğun şairane hazinesini yitirmeyen o kızla konuşurlardı. Ve aşk gelinceye değin bunlar Erika'nın tek başına yaşadığı şölenler olmuştu.