Stalin'in vefatından kısa bir süre sonra Mayıs 1953'te, Sovyet Hükümeti Kars ve Ardahan üzerindeki taleplerinden vazgeçtiklerini ve "Türk topraklan üzerinde herhangi bir iddiaları bulunmadığını" duyurdu
(aslında bu iddialarından boğazlar rejiminde bir değişiklik yapılması için vazgeçip geçmediği beli değildi). Menderes Hükümeti bunu memnuniyetle karşıladı ama uzatılan zeytin dalını almaya teşebbüs etmedi. 1956 yılında Montreux Sözleşmesi'nin süresi sona erdiğinde, akit taraflardan hiçbiri feshi veya değişikliği için başvuruda bulunmadığı için anlaşmanın kendiliğinden yenileneceği düşünülüyordu. Türkiye'nin ekonomik sıkıntılar içine girdiği 1958 yılı başlarında Moskova'ya ekonomik yardım amacıyla bir delegasyon gönderilmiş ama bir sonuç alınamamıştı. Türkiye'yi bu zor durumdan IMF paketi kurtarmıştı. 1960 yılının başında Türk tutumundaki bir başka değişiklik, Menderes'le Kruşçev'in birbirlerine resmi ziyaretlerde bulunacaklarını
açıklamasıydı. Ama Menderes Hükümeti bunlar yapılamadan, 27 Mayıs 1960 hükümet darbesiyle devrilmişti. Kruşçev, 28 Haziran 1960'da Orgeneral Cemal Gürsel'e, Türkiye'nin tarafsızlık yoluna girmesi gerektiğini ve iki tarafın ortak konuları görüşmek üzere bir araya gelmeleri gerektiğini bildiren bir mektup yazmıştı. Bu, Sovyet politikasındaki bir değişikliğe işaret ediyordu; Sovyetler Türkiye'yi bir uydu haline getirmekten vazgeçmişlerdi ve tarafsız kalmasını talep ediyorlardı. Fakat, Türkiye'deki rejim değişikliğinin batıya olan bağlılığına bir zarar vermediğini ispat etmek isteyen Gürsel, yanıt veremedi•
Sayfa 123 - MOZAİK YAYINLARI