İnsanlardan ve toplumdan uzak, herkesten farklı bir hayat arayışı içinde olan aylak bir adamın yaşamı.
C. toplumun sıradanlığından, dayattıklarından sıkılıp yalnızlığa sığınma ihtiyacı ile doğru kişiyi ve gerçek sevgiyi arama arasında gidip gelen, rüzgâr nereye eserse yönünü oraya yönelten, topluma ziyadesiyle yabancılaşan bir aylak adamdır. Bunca kalabalıktan aradığı her neyse ve kimse bulamıyor, hayatın kayıtsızlığı sonucu elde edilemeyen her şey gibi bulunamıyor, bulunduğu anda ise ulaşılmaz oluveriyor aranan. İnsanın da tutunacak bir dalı olmuyor böylece... Yeni dallar aranıyor… bulunamıyor… bulunuyorsa bile ulaşılamıyor...
Babası her şeyin mimarı belki de ağır melankolik yaşamının yaratıcısı… çocuklarının yaşamına kötü dokunan her aile çocuklarında ne büyük yaralar açtığının farkında değil! Geride kalan miras sevgisizliğin, ilgisizliğin boşluğunu dolduramıyor ne yazık ki…
O bir şeye tutunmak istiyor, hayat da tutunacağı tüm dalları her gün buduyor, özgürlüğe susamışlığı kuraklığıyla besliyor.
Kitabı ilk başlarda anlayamadığımı itiraf etmeliyim, farklıydı çünkü, ezberimi bozdu Yusuf Atılgan, hoşuma gitmedi de değil. Sizler de bırakacak olursanız baştan, bırakmayın, derim.
Her birimiz bir noktada topluma yabancılaşırken, bir şeylerin anlamsızlığından şikayet ederken buluruz kendimizi, işte o an bu kitap size rehber olacaktır doğru zamanda karşılaşırsanız.
İyi okumalar.
30 Aralık 2020.