feride,
sen bu kadar akıllının içinde nasıl
nasıl delisin böyle?
Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu...
Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk...
O Zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek, biribirine koşuyordu...
O bana bir ruhum bulunduğunu öğretmişti...
O'na söyleyecek ne kadar çok şeylerim vardı..
Bunların, bütün ömrümce konuşsam bitmeyeceğini sanıyordum...
Çünkü bütün ömrümce susmuş, zihnimden geçen her şey için: ''Adam sen de,söyleyip de ne olacak sanki?'' demiştim...
Eskiden her insan hakkında, hiç bir esasa dayanmadan, sırf mukavemet edilmez bir hissin, bir peşin hükmün tesiriyle nasıl:
''Bu beni anlamaz!'' demişsem, bu sefer de O'nun için, gene hiçbir esasa dayanmadan, fakat o yanılmaz ilk hisse tabi olarak:
'' işte O beni anlar..!'' diyordum...