مِنْ قَبْلُ هُدًى لِلنَّاسِ وَاَنْزَلَ الْفُرْقَانَۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَد۪يدٌۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ ذُوانْتِقَامٍ
Bir de ayırt eden Furkan indirdi. Allah’ın âyetlerini tanımayanlar, şüphesiz onlara şiddetli bir azab var, öyleya Allah’ın izzeti var, intikamı var.
Âl-i İmrân 4
هُوَ الَّـذ۪ٓي اَنْزَلَ عَلَيْكَ
2) Ayakları Altından Cennetler Geçecek Olan «Analara Hocalarına Kul-Kölen Olacak Kadar Itaatkar Müslüman Kadınlardır.
Muhammed'in analar lehinde görünen sözlerinin altındaki mak- sadı açıklığa kavuşturmak için, tekrar bahasına da olsa, belirtelim ki: Anaların ayakları altından cennetler geçer şeklindeki hadis, genel olarak tüm anaları değil
"Havaya bırakılan bir soluğun" bile hikayesi olduğunu anlatan birbirinden güzel sekiz öykü yer alıyor kitapta.
Yazar, hayatın telaşlı koşturmacasından uzak, derin bir fark edişle kaleme almış tüm öykülerini. 'Okuyan Parmaklar'da hissettim bunu en çok. Hani bazen bir öfkeye kapılıveririz, her şeyi yakıp yıkasımız gelir; kime, neye çatacağımızı şaşırırız ya... İşte öyle bir ruh halinden tüm hırslardan arınmış, sükunetli, yumuşacık, pamuk gibi bir ruh haline bürünüveriyor insan.
'Caza Niye Gelmedin?'de yazarın ironik ve mizahi anlatımı çıkıyor sahneye. Bir şey olmayacaksa olmayacaktır; zorlama eğreti durur, diyor bize.
Yazarın yazma sancısını, hikayenin içinde anlatılan hikayelerde okuyoruz. Şimdi ile geçmiş öyle güzel birbirinin içine geçiyor ki fark edemiyorsunuz onca yıllık bir zaman yolculuğu yaptığınızı.
Bir kivi ile patatesin çağrışımsal ikiliği, yazarın da kimliksel ikiliğine yansıyıveriyor.
Bir toplayıcının abartılı yaşamlara olan öfkesinden bir ömrün yarım kalmışlıklarla dolu ve hayallerin büyüklüğüne tezat kısacık kalışına kadar insana ve hayata dair derin manalara dokunan öyküler okuyoruz.
Yazarımızın her hikaye için kendisinin kaleme aldığı çizimler de ayrıca güzeldi.
Yazarımız @muhammedaltunofficial un kalemine sağlık. Kitapla tanışmama ve onu okumama vesile olan ayrıca kitabın editörlüğünü de yapan
– I –
Millî destanlar, tarihi vak’aları tasvirden ziyade milletin yüksek millî duygularını in’ikâs ettiren, tamamıyla ve yahut az çok tarihe müstenit bir ideal âlemi gösteren halk edebiyatı eserlerinden ibarettir. Millî destanlar (épopée) meselesini ciddi surette tetkik edenler Fransız (Roland), Alman (Nibelungen Lied), Rus ve Hintlilerin